Yarının İnsanı

Bir çocuk dünyaya gözlerini açtığında, tertemiz bir sayfa gibi önümüzde durur.

Bu sayfaya ne yazacağımız, onun hayatını nasıl şekillendireceğimiz, belki de en büyük sorumluluğumuzdur.

Bir çocuğu sadece büyütmek değil, onun ruhunu beslemek, gelecekteki güçlü ve sağlıklı bireyi yaratmak için bir ömür boyu süren bir sevgi ve emek gerektirir.

Peki, bir çocuk neye ihtiyaç duyar?

Neyi bilmelidir ki, hayatı boyunca kendine güvenen, sevgi dolu ve doğru bir insan olarak var olabilsin?

Bir bebek dünyaya geldiğinde, ihtiyaçlarını yalnızca ağlayarak ifade eder.

Bu, onun tek iletişim yoludur.

Ancak bir süre sonra ona, duygularını ve ihtiyaçlarını kelimelerle ifade etmenin mümkün olduğunu öğretmemiz gerekir.

Bir çocuk, her zaman anlaşılacağını, ihtiyaçlarının dikkate alınacağını bilmelidir.

Ona “Neye ihtiyacın var?” diye sormak, bu iletişimi başlatmanın ilk adımıdır.

Ağlamak yerine, konuşarak anlaşılmanın mümkün olduğunu öğrendiğinde, sadece kendini değil, başkalarını da anlamayı öğrenecektir.

Dinimiz  insan hayatının her alanında olduğu gibi, çocuk yetiştirme konusunda da yol gösterici prensipler sunar.

Bir çocuk dünyaya geldiğinde, Allah’ın bize emanet ettiği tertemiz bir ruhtur.

Bu emanetin sorumluluğunu üstlenirken, ona hem dünya hem de ahiret hayatı için en doğru değerleri kazandırmak, ebeveynlerin en büyük vazifesidir.

Bir çocuk, yalan söyleme ihtiyacı hissettiğinde, bu çoğu zaman korkudan kaynaklanır.

Ceza alma korkusu, sevilmeme korkusu, ya da kabul görmeme endişesi…

Ona dürüstlüğün her şeyden kıymetli olduğunu öğretmek, en büyük hediyedir.

Yanlış da yapsa, doğruyu söylediğinde her zaman sevileceğini ve kabul edileceğini bilmek, onun iç dünyasını derinden güçlendirecektir.

Sevgi ve güven dolu bir ortamda büyüyen bir çocuk, yalan söylemeye gerek duymaz.

Çünkü gerçekler, onun yaşamındaki en güvenli sığınaktır.

Bir çocuğu sadece büyütmek değil, onu İslami değerler, sevgi ve şefkatle donatmak, hem dünyevi hem de uhrevi sorumluluklarımızdandır.

Çocuklar, Allah’ın bizlere verdiği en kıymetli emanetlerdir. Allah Resûlü (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz.” (Buhârî, Cuma, 11).
Bu hadise göre, çocuklarımızdan sorumlu olduğumuzun bilincinde olarak, onlara en iyi şekilde rehberlik etmeliyiz.

Onların ihtiyaçlarına duyarlı olmalı, her an şefkat ve merhametle yaklaşmalıyız.

Bir çocuk, sevildiğini bilmek için yaralanmak zorunda kalmamalıdır.

Sevginin ölçüsü, zor anlarda gösterilen ilgiyle sınırlı kalmamalıdır.

Ona her an, her koşulda sevildiğini hissettirmek, dünyadaki en büyük güveni sağlar.

Bir çocuk, sevgi için ağlamaya ya da acı çekmeye gerek olmadığını bilmelidir.

Sevgi, her gün, her an, her koşulda orada olmalıdır.

Koşulsuz sevgiyle büyüyen bir çocuk, yarın kendini de koşulsuz sevecek, başkalarından onay

beklemek zorunda kalmayacaktır.

Hayatta en büyük açlıklardan biri, sevgisizliktir.

Ancak bir çocuğa sevgiyi ve saygıyı doğru şekilde verdiğinizde, bu açlığı yanlış yerlerde, yanlış insanlarda aramaz.

Ona sevginin ne demek olduğunu, saygının insan hayatındaki en değerli erdemlerden biri olduğunu

öğrettiğinizde, kendisine hak ettiği gibi davranılmasını beklemeyi öğrenecektir.

Sevgi kırıntılarında kaybolan değil, sevginin gücünü içinde taşıyan bireyler yetiştirmeliyiz.

Sevgi, Allah’ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir ve çocuklarımızın kalbine sevgiyle

dokunduğumuzda, onları hem dünya hem de ahiret hayatı için güçlü bireyler olarak yetiştirebiliriz.

İslam  dini  doğruluk ve dürüstlüğü hayatın merkezine koyar.

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Ahzâb, 70).

Çocuklarımızı bu ilahi emir doğrultusunda büyütmeli, onlara dürüstlüğün en büyük erdem olduğunu öğretmeliyiz.

Yalan söylemenin bir Müslüman için kabul edilemez olduğunu anlamalarını sağlamalıyız.

Böylece, hem Allah’ın rızasını kazanmak hem de aile içinde güven ortamını korumak adına dürüstlüğün ne kadar önemli olduğunu bilirler.

Bu güven ortamı sayesinde çocuklarımız, doğruyu söylemekten korkmazlar ve her zaman doğruyu savunurlar.

Dinimiz  sevgi, her ilişkide önemli bir yere sahiptir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çocuklarla nasıl ilişki kurulması gerektiği konusunda en güzel örnektir.

O, torunlarıyla oynar, onlara sevgi ve şefkat gösterirdi.

Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Müslim, Fedâil, 66). Çocuklarımıza her koşulda sevgi göstermeliyiz.

Sevgi, çocuğun gelişiminde en temel unsurdur.

Onlar, sevildiğini hissettiğinde Allah’a olan sevgileri de güçlenir ve güven dolu bir hayat sürerler.

Sevgi, İslam’ın en önemli değerlerinden biridir ve çocuklarımızı sevgiyle büyütmek, onların ruhsal sağlığını korur.

Çocuğumuza İslam’ın öğrettiği sevgi, saygı ve adaleti hayatının merkezine koymayı öğrettiğimizde, onun kalbinde başka şeylere yer kalmaz.

Allah’ın rızasını kazanmayı hedef edinen bir çocuk, yanlış insanlarda sevgi aramak yerine, hayatını Allah’ın rızasına uygun şekilde düzenler.

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurur:

“Kim salih amel işlerse, erkek olsun kadın olsun, biz ona hoş bir hayat yaşatırız.” (Nahl, 97).

Çocuğa Allah’a olan sevginin ve saygının önemini öğretmek, onun dünyevi ilişkilerini de doğru şekilde kurmasına vesile olacaktır.

İslam dini  ilişkilerde samimiyeti ve Allah rızasını gözetmeyi emreder.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bir hadisinde şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96).
Bu hadis, sevgide Allah rızasını gözetmenin ne kadar önemli olduğunu vurgular.

Çocuklarımız, insanları Allah için sevmeyi öğrenmelidir.

Onlara menfaat gözetmeden, saf ve samimi bağlar kurmayı öğretmeliyiz.

Böylece, insanlar arasında sevgi ve kardeşlik bağı güçlü olur ve bu bağ, onları daha iyi Müslümanlar olarak hayata hazırlar.

Dinimiz de  her insan, Allah katında eşit haklara sahiptir.

Çocuğumuzu başka çocuklarla kıyaslamak, onun kalbinde yara açabilir.

Allah, insanları farklı yeteneklerle yaratmıştır ve her bireyin kendi potansiyeli vardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çocuklar arasında adaletli davranmayı emretmiştir. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli olun.” (Buhârî, Hibe, 12).

Kıyaslama yapmak yerine, çocuğumuzun kendi başarısını takdir etmeli ve onu Allah’ın ona verdiği yeteneklerle büyütmeliyiz.

Böylece, çocuklarımız kendilerini yetersiz hissetmeden, Allah’ın nimetlerine şükrederek büyürler.

 

Sonuç olarak, Dinimiz  çocuk yetiştirmenin temelinde sevgi, şefkat, dürüstlük ve adalet gibi değerlere vurgu yapar.

Çocuklarımızı bu değerlerle büyütmek, onların hem dünya hem de ahiret hayatında başarılı ve mutlu bireyler olmasını sağlar.

Allah’ın bize emaneti olan çocuklarımızı sevgiyle, doğru yolla ve İslam ahlakıyla yetiştirdiğimizde, onlar yarınlara umut ekerek büyüyeceklerdir.

Bir çocuk, doğruluğu sizden öğrenir.

Onun hayatında en büyük doğruluk öğretmeni sizsiniz.

Doğruluğun sadece bir değer değil, yaşam tarzı olduğunu bilmesini sağladığınızda, size duyduğu güven sarsılmaz olacaktır.

Bir gün sizden çok büyük bir şey istese bile, ona olan güveniniz tam olur.

Çünkü dürüstlüğünün sizinle olan bağını ne kadar güçlendirdiğini bilir.

Unutmayalım ki, bir çocuğa sevgiyle yol göstermek, hem dünya hem de ahiret saadeti için atılmış en büyük adımdır.

Onlara verebileceğimiz en büyük armağan, hayat boyu taşıyacakları bu değerlerdir.

Çünkü çocuklarımız, geleceğin mimarlarıdır ve onlara nasıl dokunursak, yarınlarımızı öyle şekillendiririz.

Selam ve dua ile 

 

 

 

  • Related Posts

    Korumalı: Kusurlarımızla Barışmak

    Burada alıntı yok çünkü bu yazı korumalı.

    Read more

    Nasrettin Hoca’nın öğrettiği en önemli değerler

    Read more

    Bir Cevap Yazın