Selamünaleyküm,

Şüphesiz Allahü Teâlâ, analara saygısızlık göstermeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, verilmesi gereken hakkı önlemeyi ve hak edilmeyen şeyi istemeyi haram kılmıştır.

Yine Allah, dedikoduyu, çok soru sormayı ve malları heder etmeyi sizin için mekruh görmüştür. (Buhârî, Rikâk, 22; Zekât, 53; Müslim, Akdiye, 10, 13, 14; Malik, Muvatta’, Kelâm, 20; Dârimî, Rikâk, 38).

Takıntılarınız mı var?

Soru sorma takıntısı bunlardan biridir.

Durun, hemen üzülmeyin! Bu sorun herkeste var, yani yalnız değilsiniz.

Mesela, karşılaştığınız biriyle selamlaşmaktan önce “Nereye gidiyorsun, nereden geliyorsun, ne yapıyorsun?” gibi sorular sormak içimizden gelir.

Bazen “Sana ne?” dediğimiz durumlar da olabilir.

Hatta çoğu zaman bu sorularla büyümüş olabiliriz.

Belki de farkında değilizdir; biz de aynı hareketleri yapıyoruzdur.

Laf aramızda, karşılaştığımızda uzaktan biri ise selam verip geçerim.

Eğer konuştuğum kişinin adını biliyorsam, sohbet ettiğim biri ise önce halini sorarım ve “Mutlusundur inşallah” diyerek konuşmaya başlarım

Aslında, bizler doğru sorular sormayı pek bilmiyoruz.

Yani öğrenmek maksadıyla soru sormakta sakınca yoktur.

Cahilliğimizin ortaya çıkmasını istemeyiz; bilgiçlik taslarız, oysa çoğu zaman sormak için fırsat bulamayız

Peki, bu sorunu nasıl çözmeliyim?

Soru sormanın da bir edebi adabı vardır.

Bu konu dinimizde çok güzel işlenmiştir; hadislerde bu hususu bize anlatır. “Bilmemek değil,

sormamak ayıptır” derler ya, işte esas marifet sadece sormakta değil, öğrenmek için sormakta gizlidir.

“Çok soru sormak” alışkanlığı

“Çok soru sormak” kötü bir alışkanlıktır.

Bu huy, hem soru sorulan kişiyi rahatsız eder, hem de bunu bir alışkanlık hâline getiren kişinin gereksiz konularla uğraşmasına yol açar.

Her şey bir soruyla başlar.

Aslında şu soruyu kendimize bir sorsak: “Nasıl daha iyi bir mümin olabilirim?

Nasıl kendi hatalarımı azaltabilirim? Nasıl ihlasla ibadetlerimi yapabilirim?”

İnsan önce bu soruları kendisine sormalıdır.

Başka insanların hayatına nasıl saygılı olabilirim?

Başkalarının hatalarını sayarak cennet kazanılamaz; kendi hatalarımı düzelterek inşallah bu

sorunun cevabını bulabilirsek, hem bu dünyada hem de ahiretimizde iyi ve güzel sonuçlar alabiliriz.

Cevap burada, Allah’ın izniyle.

Selam ve dua ile,Cumamiz mubarek olsun
Hakime Gülsüm