“Ey insanlar! O, sizi ve sizden öncekileri yaratmış olan Rabbinize ibadet edin umulur ki, böylece korunup sakınanlardan olursunuz.”(Surah Al-Baqarah, 2:21)
“O,( Öyle bir Rab)ki, yeryüzünü sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Sizin için gökten bir su indirdi de onunla türlü mahsullerden size bir rızık çıkardı. Artik, sizde Allah’a endâd edinmeyin bir de bilip duruyorken “(Surah Al-Baqarah, 2:22)
“Eğer kulumuza parça parça indirdiğimiz (bu Kur’an)’dan şüphe içinde iseniz, haydi siz de onun dengi bir sure getirin. Allah’tan başka şahitlerinizi de çağırın; eğer doğru söyleyen kimseler iseniz.“(Surah Al-Baqarah, 2:23)
“Yok, yapamazsanız –ki hiç bir zaman yapamayacaksınız– o halde çırası insanlar ve taşlar olan,ateşten korunup sakının ki
o kâfirler için hazırlandı (Surah AlBaqarah2:24)
“İman edip salih amel işleyenlere ise müjdele! Gerçekten onlar için, altlarından ırmaklar akar,öyle cennetler vardır ki ;her ne zaman o cennetlerin mahsullerinden bir rızık ile rızıklansalar :Bu o! Daha önce rızıklandığımız şey!’ derler de kendilerine öyle benzer olarak sunulur. Birde orada onlar için tertemiz kılınmış zevceler vardır, hem orada ebedi kalıcılardır.”(Surah Al-Baqarah, 2:25)
Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cennetlikler Cennet’te yiyip içerler, ama büyük, küçük abdeste çıkmaz ve sümkürmezler. Sadece hoş kokulu bir geğirti ve ter çıkarırlar. İnsanın kendiliğinden nefes alması gibi, onlar da kendiliklerinden Cenâb-ı Hakk’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder, tekbir getirirler.” (Müslim, Cennet 18. Ayrıca bk. Buhârî, Bed’ü’l-halk 8, Enbiyâ 1)
Buhârî ve Müslim’in diğer bir rivayetine göre Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
“Onların Cennet’teki kapları altındandır. Orada terleri mis gibi güzel kokacaktır. Orada her birine, baldırının iliği etinin üstünden görünecek kadar güzel ikişer kadın verilecektir. Onların kalpleri tek bir adamın kalbi gibi aynı duyguları taşıdığından, aralarında ne anlaşmazlık ne de çekişme meydana gelecektir. Akşam sabah Allah Teâlâ’yı ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih edeceklerdir.” (Buhârî, Bed’ü’l-halk 8, Enbiyâ 1; Müslim, Cennet 17)
İbni Mesut radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ben Cehennem’den en son çıkacak (veya cennete en son girecek) kimseyi biliyorum. O adam Cehennem’den emekleye emekleye çıkar. Allah Teâlâ ona:
– Haydi git, Cennet’e gir, buyurur. Adam cennete gider, fakat ona cennet doluymuş gibi gelir. Geri dönüp Allah Teâlâ’ya:
– Yâ Rabbî! Cennet ağzına kadar dolmuş! der. Allah Teâlâ ona:
– Git, Cennet’e gir, buyurur. Tekrar oraya gider, yine cennetin dolu olduğunu zanneder. Bir daha geri dönüp Allah Teâlâ’ya:
– Yâ Rabbî! Orası dopdolu! der. Allah Teâlâ ona yine:
– Git, Cennet’e gir, orada senin dünya kadar ve dünyanın on misli (veya dünyanın on misli büyüklüğünde) yerin var, buyurur. O Adam:
– Yâ Rabbî! Sen kâinâtın hükümdarı olduğun halde benimle alay mı ediyorsun? (veya benim halime mi gülüyorsun?) der.”
Hadisin râvisi İbni Mesut şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gerideki dişleri belirinceye kadar tebessüm ettiğini gördüm. Sonra şöyle buyurdu:
“İşte Cennetliklerin en aşağı seviyesinde bulunan adamın derecesi budur.” (Buhârî, Rikak 51, Tevhîd 36; Müslim, Îmân 308. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 39)
Selam ve dua ile…
Ve la tuhzini yevme yüb’asun ve cealni min veraseti cennetin naim [1]
Allahumme inni eselukel cennete ve euzubike minen nar [2]
Allahumme kini azebeke yevme tubasu ibadeke [3]
(İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl. [1]
Allahım! Senden cenneti dilerim ve cehennemden sana sığınırım.” [2]
“Allahım! Kullarını yeniden dirilteceğin o günde beni azabından koru [3]