Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem : “Yol ve sokaklara oturmaktan sakınınız” buyurdu.

Sahâbîler: hadsil – Ya Resûlallah! Bizim yol ve sokaklara oturmaktan vazgeçmemiz mümkün değil, çünkü lüzumlu işlerimizi orada konuşuyoruz, dediler.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : –“Vazgeçemiyorsanız ve mutlaka oturmak zorunda kalıyorsanız, o halde yolun hakkını veriniz” buyurdular.

Bunun üzerine: – Yolun hakkı nedir ki, ya Resûlallah? diye sordular.

Peygamberimiz: –“Gözü haramlardan korumak, gelip geçene eziyet vermemek, verilen selâma mukabelede bulunmak, iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırma vazifesini yerine getirmek” buyurdular. (Buhârî, Mezâlim 22, İsti’zân 2; Müslim, Libâs 114. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 12)

İslam kültüründe sokak ve yol, sadece fiziksel geçiş yerleri değil, aynı zamanda toplumsal etkileşim ve sorumluluk alanları olarak kabul edilir.

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edilen bir hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Müslümanları yol ve sokaklarda oturmaktan sakındırmıştır.

Sahabenin günlük ihtiyaçlarını karşılamak için sokakta toplanmaları gerektiğini belirtmesi üzerine, Peygamberimiz (s.a.v.) bu durumda sokakta bulunmanın sorumluluklarına dikkat çekmiştir.

Bu hadisten hareketle, toplumsal hayatın içinde yer alan sokak ve yol gibi alanlarda nasıl davranılması gerektiğine dair önemli dersler çıkarabiliriz.

Yukarıdaki ilkeler ışığında sokak ve yollarda insanların dedikodu yaparak zaman geçirmesi, İslam ahlakına aykırı bir davranış olarak değerlendirilir.

Dedikodu, başkalarının mahremiyeti ve kişisel haklarına saldırıdır.

Hem bireyin manevi hayatını olumsuz etkiler, hem de toplumsal güven ortamını zedeler.

Bir Müslüman, hem bireysel olarak hem de toplumsal ahlakın gereği olarak bu tür zararlı eylemlerden uzak durmalıdır.

Sokak dedikodusu, insanların birbirinin hayatını izleme, değerlendirme ve bu konuda hüküm verme alışkanlığını pekiştirebilir.

Dedikodu aynı zamanda insanları kötülüğe sevk eden, aralarındaki güveni zedeleyen bir iletişim şeklidir.

Yol hakkı ilkelerine göre, Müslümanların sokakta oturması gerekiyorsa, bunu sadece zorunlu bir ihtiyacı gidermek için yapması önerilir.

Aksi takdirde, başkalarının hayatına zarar verecek konuşmalar yapmak, yol hakkına ve İslam’ın toplumsal ahlak ilkelerine aykırıdır.

Sokak Dedikodusunun Toplumsal Etkileri

Toplumda yaygınlaşan sokak dedikodusu, bireyler arasında yanlış anlaşılmalara, kargaşalara ve hatta kin ve nefrete sebep olabilir.

Kişilerin özeline dair olumsuz sözlerin yayılması, hem kişinin itibarı hem de toplumsal ilişkiler açısından ciddi sonuçlar doğurabilir.

Bu durum, toplumu birleştiren sevgi, saygı ve güven bağlarını zayıflatır.

Dedikodu yüzünden insanlar birbirine karşı önyargılarla yaklaşabilir ve toplumsal düzen bozulabilir.

Bugün de yoğun kent yaşamında bireylerin sokaklarda çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunduğunu görmekteyiz.

Ancak, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) uyardığı gibi, toplumsal iletişim alanlarında gözlemlerimizi, konuşmalarımızı ve davranışlarımızı kontrol etmek her bireyin görevidir.

Sokakta dedikodu yapmak yerine, yol hakkını gözeten, saygılı, merhametli ve sorumluluk sahibi bir tavır sergilemek, hem kişisel huzuru hem de toplumun bütünlüğünü sağlar.

Özellikle sosyal medya çağında, yol ve sokak gibi kamusal alanların anlamı genişlemiştir.

Bu alanlarda yapılan yorumlar, izlenen içerikler, takip edilen kişiler bir nevi sokak kültürünü yansıtır hale gelmiştir.

Bu sebeple, dedikodudan kaçınma, gözleri ve zihni haramdan sakındırma ilkesi, sadece fiziksel sokakla sınırlı kalmayıp, dijital etkileşim alanlarında da uygulanabilir bir ahlaki sorumluluktur.

Selam ve dua  ile….