Kim kendisine hak apaçık belli olduktan sonra Peygamber’e karşı  gelir ve müminlerin yolundan başkasini  uyup giderse onu döndüğü o yolda birakırız ve cehenneme atarız. O, ne kötü bir dönüş yeridir!”(Nisa Suresi, 115. Ayet)

Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez.Ondan birisine ise dileyeceğine mağfiret eder.Kim Allah’a şirk koşarsa, muhakkak ki uzak bir sapıklıkla sapmıştır.”(Nisa Suresi, 116. Ayet)

“Onların O’ndan başka ibadet ettikleri ancak dişileridir. Onlar, ancak inatçı bir şeytana tapmış olurlar.”(Nisa Suresi, 117. Ayet)

“Allah ona lanet etmiştir. O da: ‘Andolsun, kullarından belli bir pay alacağım,’ demiştir.”
(Nisa Suresi, 118.Ayet)

Andolsun, onlara mutlaka saptıracağım, olmayacak kuruntulara boğacağım, andolsun onlara hayvanların kulaklarını yarmalariniemredeceğim, ve yine onlara Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim.Kim Allah’ı bırakıp da şeytana veli edinirse, şüphesiz o apaçık bir zarara uğramış demektir.(Nisa Suresi, 119. Ayet)

“Onlara vaadlerde bulunur, olmayacak kuruntulara düşürür. Oysa şeytan, kendilerini aldatmaktan başka bir şey vaadetmez.”(Nisa Suresi, 120. Ayet)

“İşte onların barınakları cehennemdir. Oradan kaçacak bir yer de bulamayacaklardır.”(Nisa Suresi, 121. Ayet)

“İman edip salih amel işleyenlere gelince, biz onları altından ırmaklar akan cennetlere, orada ebedi kalıcılar olarak koyacağız. Bu, Allah’ın dost doğru bir vaadidir. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?”(Nisa Suresi, 122. Ayet)

 

 

Hz. Enes’ten (r.a.) nakledildiğine göre Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Şeytan, kanın dolaştığı gibi insanın içinde dolaşır.” (Müslim, Selâm, 23: Buhârî, Bed’ü’l-halk, 11)

***

Ebû Saîd el-Hudrî’nin (r.a.) işittiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İblis, Rabbine ‘Senin izzetin ve celâlin üzerine yemin ederim ki ruhları (bedenlerinde) olduğu sürece âdemoğullarını saptırmaya devam edeceğim.’ demiş, Allah da ‘İzzetim ve celâlim hakkı için, onlar af diledikleri sürece ben de onları bağışlayacağım.’ karşılığını vermiştir.” (İbn Hanbel, III, 29)

***

Abdullah b. Mes’ûd’dan (r.a.) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Âdemoğluna şeytan da melek de yaklaşır. Şeytanın yaklaşması, kötülüğe yönlendirmek ve hakkı yalanlatmak şeklindedir. Meleğin yaklaşması ise iyiliğe yönlendirmek ve hakkı doğrulatmak şeklindedir. Kim böyle (meleğin telkinini) hissederse bunun Allah’tan olduğunu bilsin ve Allah’a hamdetsin. Kim de diğerini (şeytanın vesvesesini) hissederse, taşlanmış ve kovulmuş şeytandan Allah’a sığınsın.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 2)

***

Sebre b. Ebû Fâkih’in (r.a.) işittiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Şeytan, her fırsatta âdemoğlunun karşısına çıkar. İslâm’a giden yolda da önüne çıkar ve ‘Sen şimdi Müslüman olup dinini, babanın ve atalarının dinini terk mi edeceksin?’ der. O kişi şeytanı dinlemez ve Müslüman olur…” (Nesâî, Cihâd, 19)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Mümin, tıpkı sizden birinin yolculukta devesini yorduğu gibi, şeytanlarını yorar (zayıf düşürür).” (İbn Hanbel, II, 380)