Selamun aleykum……
Hayat yolculuğumda her zaman fark ettim: İnsanlar konuşur.
Kimisi seni över, kimisi eleştirir.
Ama aslında onların sözleri ne kadar doğru?
övgüsü ya da eleştirisi, benim gerçek kimliğimi yansıtabilir mi?
Bu sorularla uzun zaman boğuştum.
Bir gün, Rabbimin şu ayetini okudum:“Allah katında en üstün olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.” (Hucurât, 49:13).
Ve o anda bir şeyler değişti içimde. O güne kadar insanlara kendimi beğendirmeye, onları memnun etmeye çalışırken, en önemli şeyi unuttuğumu fark ettim Rabbimin rızasını kazanmak.
Şimdi düşünüyorum… Bir insanın sözü beni ne kadar etkileyebilir?
Belki güzel bir cümleyle gururlanırım ya da sert bir eleştiriyle kırılırım.
Ama bu hisler geçici.
Oysa Rabbimin sevgisi ve rızası sonsuz.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ne kadar zor zamanlar yaşamış! İnsanlar onu anlamamış, ona taş atmış, iftira etmiş…
Ama o hep sabırla ve metanetle Allah’a yönelmiş.
Ben ise küçük bir eleştiride içim daralıyor.
O’nun sabrını örnek almak istiyorum, ama nefsimle baş edebilmek o kadar zor ki…
Bazen Rabbime şöyle dua ediyorum:“Allah’ım, beni insanların değil, Senin sevgini ve rızanı kazanmaya odaklayan bir kul eyle. Beni, insanların yargılarından değil, kendi hatalarımdan ders çıkaran biri eyle.”
Bu hayat kısa. İnsanların ne dediği unutulur.
Ama Allah’ın huzurunda nasıl bir kul olduğumuz, işte o sonsuza kadar bizimle kalacak.
Bir gün biri benim hakkimda hak etmedigim bir sözü söylemis çok üzülmüştüm.
Günlerce içimde taşıdım o kırgınlığı.
Ama sonra şunu anladım: Benim Rabbim kalbimdeki niyeti biliyor.
İnsanların beni yanlış anlaması beni değersiz yapmaz.
Ben niyetimi doğru tutarsam, Rabbin razı olduğu bir kul olabilirsem, işte gerçek huzur o zaman gelecek.
Ve sabır… Kur’an’da Rabbim şöyle buyuruyor:
“Sabredenlere müjdeler olsun.” (Bakara, 2:155).
Sabretmek zor, çok zor.
Ama belki de her zorluk, Allah’a bir adım daha yaklaşmam için bir fırsattır.
Şimdi her eleştiride, her engelde şöyle diyorum kendi kendime:“Rabbim,bu da bir sınav.
Ben sabredeceğim ve sadece Senin rızanı isteyeceğim, Senin yardiminla basarabilirm bana guç kuvvet ver Rabbim, beni başkalarının yargılarından bağımsız,
önce Sana,verdigim sözlere sadık bir kul eyle. Âmin.
İnsanlar hayatın her aşamasında sizin hakkınızda bir fikir sahibi olacak ve sizi yargılayacaktır.
Kendimize sadık kalmanın temelinde, Allah’a sadık kalmak ve O’nun razı olacağı bir kul olmak yatar.
İnsanların değerlendirmelerinden bağımsız olarak, kulluk bilincimizi korumak, gerçek başarıdır.
Dimizde insanın değeri, Allah’a olan yakınlığı ve salih amelleriyle ölçülür.
Başkalarının sizin hakkınızdaki düşünceleri, onların dünya görüşü, önyargıları ve algılarına dayanır.
Bu sebeple, insanların sizi övmesi ya da eleştirmesi, gerçek kimliğinizi yansıtmaz.
Efendimiz (sav), insanlara kendini beğendirmek ya da onların övgüsünü kazanmak için çabalamak yerine, sadece Allah’ın rızasına odaklanmayı öğütlemiştir.
Hadis-i Şerif’te şöyle buyrulmuştur: “Kim Allah rızasını gözeterek insanları hoşnutsuz ederse, Allah onu insanlara muhtaç etmez. Kim de insanları memnun etmeye çalışırken Allah’ı gazaplandırırsa, Allah onu insanlara teslim eder.” (Tirmizî, Zühd, 64).
Bu hadis, insanlara kendimizi kabul ettirme çabasının gereksizliğini ve hatta tehlikelerini açıkça ortaya koyar.
İnsanlar sizi anlamasa da ya da yanlış değerlendirse de, önemli olan Allah’ın sizi nasıl gördüğüdür.
Allah, niyetlerinizi ve kalbinizdeki doğruluğu bilendir.
Hayatta karşılaşılan zorluklar ve eleştiriler, sabır ve tevekkülle karşılanmalıdır. İslam’da sabır, en değerli erdemlerden biridir.
Kur’an’da Allah, sabredenleri övmekte ve onlara büyük mükafatlar vadetmektedir:“Sabredenlere müjdeler olsun.” (Bakara, 2:155).
Başkalarının sizi eleştirmesi ya da engellemeye çalışması karşısında, asıl olan kendi hedeflerinize ve Allah’a olan bağlılığınıza odaklanmaktır.
Peygamber Efendimiz (sav), tebliğ görevi sırasında sayısız eleştiriye, hakarete ve engellemeye maruz kalmıştır.
Ancak o, sabır ve metanetle Allah’ın yolunda yürümeye devam etmiştir.
Bu bize, her ne olursa olsun başımızı dik tutarak, Allah’ın yolunda azimle ilerlememiz gerektiğini öğretir.
Kendinizi geliştirmek ve daha iyi bir insan olmak için insanların onayına ihtiyaç duymazsınız.
Dinimizde , gerçek değişimin ve gelişimin Allah’a yönelmekle başladığını belirtir.
Kur’an’da şöyle buyrulur:“Şüphesiz bir toplum kendilerini değiştirmedikçe Allah
da onların durumunu değiştirmez.” (Ra’d, 13:11).
Bu ayet, insanın kendi içsel yolculuğunda sorumluluk alması gerektiğini vurgular.
Allah’ın rızasını gözeterek eksikliklerinizi fark etmek, samimi bir tövbe ile hatalarınızı telafi
etmek ve salih amellerle yaşamınızı güzelleştirmek, sizi hem bu dünyada hem de ahirette yüceltecektir.
Dinimiz bize insanlara değil, Allah’a sadık kalmayı ve O’nun rızasını her şeyin üzerinde tutmayı öğütler.
İnsanların düşünceleri her zaman farklı olacaktır.
Hayatta karşınıza çıkan zorluklar ve engeller, aslında sizin için birer sınavdır.
Bu sınavların belirleyici noktası, insanların size nasıl davrandığı değil, sizin bu durumlara nasıl karşılık verdiğinizdir.
Tepkileriniz, olaylara bakış açınızı ve hayattaki duruşunuzu yansıtır.
Sabır, metanet ve kararlılık göstererek zorlukları aşabilirsiniz.
Asıl güç, dış koşullardan değil, bu koşullara verdiğiniz bilinçli ve güçlü tepkilerden doğar.”
Ancak siz, kendi içsel değerlerinize ve İslami prensiplere bağlı kaldığınız sürece güçlü bir şekilde yolunuza devam edebilirsiniz.
Bu hadisi çok seviyorum Peygamber Efendimiz (sav), “Ameller niyetlere göredir” (Buhari, Bed’ül-Vahy, 1) buyurarak, insanın niyetinin önemini vurgulamıştır.
Siz de niyetinizi Allah rızasına odakladığınızda, insanların yargılarından bağımsız olarak huzurlu bir hayat sürebilirsiniz.
Unutmayın, gerçek mutluluk ve değişim, Allah’a yönelmekle başlar.
Rabbimiz bizleri rızasına uygun yaşayan, başkalarının yargılarından bağımsız
olarak önce Allah’a sonra kendisine sadık kalan kullarından eylesin.
Âmin.
Selam ve dua ile…