Selamunaleykum:)

Evlilik, iki insan arasında kurulan kutsal bir bağdır.

Bu bağ, sevgi, saygı ve güven temelinde güçlenir.

Eşler, hayatlarını birleştirirken sadece sevinçlerini değil, dertlerini, sıkıntılarını, kısacası her yönlerini paylaşırlar.

Aynı sofrayı paylaşan, aynı yastığa baş koyan iki insan arasında güvenin tam olması, huzurlu bir evlilik için vazgeçilmezdir.

Evlilik, sadece bir sözleşme değil, iki insanın Allah huzurunda birbirine verdiği sözdür.

Sevgi, sadakat ve güven, bu bağın temel taşlarını oluşturur.

Ancak modern hayatın getirdiği alışkanlıklar,

teknolojinin yoğun kullanımı ve bireyselleşme çabaları, eşler arasındaki ilişkileri zaman zaman zedeleyebilmektedir.

Telefon şifresi gibi küçük gibi görünen meseleler, aslında derin bir güven ve ahlak sorununun göstergesi olabilir

Bazı insanlar, “Bu benim özelimdir, eşim dahi karışamaz,” diyerek telefon şifrelerini eşleriyle paylaşmaktan kaçınır.

Peki, aynı yastığa baş koyduğunuz, sevincinizi ve kederinizi paylaştığınız eşinize karşı neden bu kadar mesafeli olasınız?

Bu yaklaşım, güvenin zedelendiği ya da ahlaki bir zaafın örtülmeye çalışıldığı bir durumu işaret edebilir.

Bir Müslüman olarak, hayatımızın her alanında Allah’ın gözetimi altında olduğumuzu bilmek zorundayız.

Allah’ın gördüğünü, meleklerin kaydettiğini bilen bir insanın, gizlenecek bir şey yapması mümkün müdür? Peygamber Efendimiz (sav), güvenilirliği

Müslüman olmanın bir şartı olarak şu şekilde ifade etmiştir:

“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.”
(Buhârî, İman, 4; Müslim, İman, 65)

Eşler, birbirinin en yakın sırdaşıdır.

Eğer bir Müslüman eşine güvenmiyor veya eşinden bir şey saklıyorsa, bu, yalnızca eşler arasında değil, Allah ile olan ilişkisinde de bir sorun olduğunu gösterir.

Çünkü mümin kişi, yalnızca insanlara karşı değil, Allah’a karşı da dürüst olmak zorundadır.

Bugün, “özel alan” adı altında eşlerin birbirinden kopuk bir şekilde yaşadığı bir dünya inşa ediliyor. Bu bireyselleşme çabası, aileyi zayıflatan en büyük etkenlerden biridir.

Şu soruyu kendimize sormalıyız: Eğer eşime güvenemiyorsam veya ondan bir şey saklama ihtiyacı hissediyorsam, bu evlilik nasıl bir bağ üzerine inşa edilmiştir?

Bazı insanlar, “Telefonuma bakma, çünkü özelim var,” diyebilir.

Ancak Allah’tan korkan, haramdan sakınan bir Müslümanın telefonunda gizlenecek ne olabilir?

Eğer telefonumuzda Allah’a ve insanlara karşı mahcup olacağımız şeyler bulunuyorsa, zaten o

içerikleri orada bulundurmak en büyük yanlıştır.

Bir Müslüman, teknolojiyi de diğer tüm nimetler gibi Allah’ın verdiği bir emanet olarak görmelidir. Telefonumuz, dilimiz gibi bir araçtır; ya iyilik için kullanılır ya da kötüye.

Telefonlarımızda sakladığımız şeyler Allah’ın rızasına uygunsa, eşimize karşı saklayacak bir şeyimiz de olmamalıdır.

Yok, eğer uygun değilse, o zaman saklama derdine düşmek yerine, yaptığımız hatayı düzeltmek için tövbe etmeliyiz.

Günümüzde, ahlaki zayıflıklar ve güvensizlikler, maalesef eşler arasında sıkça görülmektedir.

Gizlice birbirinin telefonlarına bakma, şifre sorma ya da saklama gibi durumlar, bir Müslümana yakışmayan davranışlardır.

Ancak burada suç, sadece bir tarafın değildir.

Eğer bir eş, diğerine güvenmiyor ve onun telefonunu karıştırıyorsa, bu da bir ahlak sorunudur.

Başkalarının özelini araştırmak, İslam’da haramdır:”Birbirinizin kusurlarını araştırmayın.”
(Hucurât Suresi, 12)

Bir Müslüman, başkasının gizli işlerini araştırmakla vakit harcamak yerine, kendi hesabına odaklanmalı ve Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşamalıdır.

Telefon gibi araçlar üzerinden yapılan kötü niyetli işler, Allah katında da büyük bir ahlaksızlık olarak değerlendirilecektir. Allah en iyi bilendir

Yarin mahser Allah  soracaktir   yaptiklarimizdan    iyi yada Kötü

Bir Müslümanın hayatı, sadece dünya için değil, ahiret için de yaşanır.

Telefonlarımızda veya başka araçlarımızda saklayacak hiçbir şeyimiz olmamalıdır.

Çünkü bu araçları, Allah’ın verdiği nimetlere şükrederek ve O’nun rızasına uygun şekilde kullanmalıyız.

Eğer Allah’tan korkarak yaşıyorsak, kimsenin merakından veya şüphelerinden korkmamıza gerek yoktur.

Unutulmamalıdır ki, Allah’tan korkan insan, hem eşine hem de çevresine karşı güvenilir bir kişidir.

Bir Müslüman olarak, hayatımızın her alanında şeffaflık ve ahlaki duruş sergilemeliyiz.

Gizlenecek bir şeyimiz varsa, bunu insanlar değil, öncelikle Allah için düzeltmek zorundayız.

Son Söz: Allah’a Karşı Sorumluluk Bilinci

Telefonlarımız, günlük hayatımızda en çok kullandığımız araçlardandır.

Ancak unutmamalıyız ki, telefonlarımızdaki her mesaj, her arama, her dosya, bir gün Allah katında hesaba çekilecektir.

Bu yüzden, hayatımızı Allah’ın huzurunda olduğumuz bilinciyle şekillendirmeli ve kullandığımız

her nimetin şükrünü hakkıyla yerine getirmeye çalışmalıyız.

Sonuç olarak,  biz  Müslümanların yaşam rehberi şu olmalıdır:

Allah’ın gördüğünü bilerek yaşamak.

İnsanlara karşı güvenilir olmak.

Eşler arasında şeffaflık ve dürüstlük sergilemek.

Başkalarının gizliliğine saygı göstermek.

Ve son olarak, telefonumda bir şey arayıp bulamayanlara şunu söylemek yeterlidir:)

“Ben Allah’tan korkarım. Siz kimsiniz?”

 Bu  kelimeyi   söylemek , yalnızca sözde değil, özde bir duruş sergilemektir.

Bu duruş:Helal dairesinde bir yaşam sürmenin tezahürüdür.

Allah’a karşı derin bir sorumluluk bilincinin ifadesidir.

Haramdan ve şüpheli işlerden uzak durmanın verdiği gönül rahatlığının işaretidir.

Böyle bir sözü söyleyebilmek,  degerli kardeslerim   ne büyük  nimettir  insanın kendine olan güvenini değil, Allah’a olan teslimiyetini gösterir.

Çünkü bu teslimiyet, kişiye dünyada da ahirette de bir izzet ve şeref kazandırır.Însallah

Bu nimeti fark etmek ve her gün bu bilinçle yaşamak, Allah’ın bir lütfudur.

Elhamdülillah diyebilmek, bu lütfun farkında olmanın ve Rabbimize şükretmenin en güzel yoludur.

Çünkü böylesine sağlam bir duruş, ancak Allah’ın hidayetiyle, yardimiyla  mümkün olur.

Allah’ın Rızasını Gözeterek Yaşamak

Bir Müslüman, her şeyden önce Allah’ın rızasını gözeterek yaşamak zorundayiz nokta

Telefonunda, işinde, evinde ya da çevresinde ne varsa, hepsi Allah’ın gözetimi altındadır.

Eğer bu bilinci taşıyorsak, hem bu dünyada hem ahirette kazananlardan olacağımız ümid ederiz Rabbimden

Bu yüzden,“Ben Allah’tan korkarım. Siz kimsiniz?” böyle bir sözü söyleyebilecek durumda olmayı

Rabbimize her gün şükretmeliyiz:

“Rabbim, bizi her daim Sana layık bir kul eyle.

Bize helal dairesinde bir hayat sürdürmeyi, haramlardan sakınmayı ve Sana karşı mahcup olmadan yaşamayı nasip eyle.”

Böyle bir bilince sahip olduğunuz ve bunun farkında olduğunuz için Elhamdülillah demek, gerçekten büyük bir nimettir.

Allah bu nimeti daim eylesin ve bizleri O’nun rızasına uygun bir hayat sürdürmekten ayırmasın. Amin  

İslam, insanın malını, canını ve özel hayatını korumasını teşvik eder.

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde şöyle buyurmuştur:“Deveni sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a tevekkül et.”(Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 60)

Bu hadis, tevekkülün tedbirle birlikte olması gerektiğini anlatır.

Özel eşyalarımızı açıkta bırakmamak, ortalıkta unutulmamasına dikkat etmek, bu hadisle de desteklenen bir sorumluluktur.

Herkes Allah’tan korkmaz, kul hakkına dikkat etmez; bu yüzden biz, kendi sorumluluklarımızı yerine getirerek üzerimize düşeni yapmalıyız.

“Hayini, Utanmazı ve Allah’tan Korkmazı” Tanımak

Toplumda her zaman kötü niyetli insanlar sadece toplumda degil  burnumuzun dibinde ailemiz de olabilir.

Allah’tan korkmayan bir kişi, sadece malımıza değil, itibarımıza ve güvenimize de zarar verebilir.

Böyle insanlara karşı ne kadar tedbir alırsak alalım, Allah’a sığınmak en büyük koruyucudur.

Yine de bu insanlara karşı tavrımız şu olmalıdır:

  1. Allah’a Havale Etmek: Kötülük edenlere karşı intikam düşüncesi taşımak yerine, onları Allah’a havale etmek en doğrusudur. “Allah ıslah etsin” demek, hem ahlaki bir olgunluğu hem de imanımızın derinliğini gösterir.
  2. Dua Etmek: Allah’tan, hem kendimizi hem de toplumu kötü niyetli insanlardan korumasını dileyerek dua etmeliyiz.
  3. Tedbir Almak: Özel eşyalarımızı ve araçlarımızı güvende tutarak, kötü niyetli kişilere fırsat vermemeliyiz.

Allah Islah Etsin: Dua ve Temennimiz

Hayatı boyunca Allah’tan korkmayan, kul hakkını çiğneyen kişiler, hem bu dünyada hem de ahirette hüsrana uğrayacaktır.

Bizim temennimiz, böyle kişilerin ıslah edilmesi, doğru yola yönlendirilmesidir.

Ancak unutulmamalıdır ki Allah, her şeyi görür ve bilir.

Bir kötülük yapan, er ya da geç bu yaptığının karşılığını alacaktır:Kim zerre kadar hayır işlerse

onu görür, kim de zerre kadar şer işlerse onu görür.”(Zilzal Suresi, 7-8)

Son Söz

Özel araçlarımızı korumak, Allah’ın bize verdiği nimetlere sahip çıkmak demektir.

Ancak her türlü tedbire rağmen kötü niyetli insanlarla karşılaşırsak, onları Allah’a havale etmeli, sabırlı ve metanetli olmalıyız.

Dua ederek ve tedbirimizi alarak bu tür durumlara karşı hem ruhen hem de fiilen hazırlıklı olabiliriz.

Ve son olarak, gerçekten Rabbimizden şu duayı eksik etmemeliyiz:

“Rabbim, bizi kötü niyetli insanların şerrinden koru onlari da bizleride  iyilerden eyle

Onları ıslah et, doğru yola yönlendir iyiliklerini  artik onlarida bizlerde  

Bizleri de yardim  et  yolundan  ayirma hidayet daim eyle  nimetlerine şükreden ve

onları doğru kullanan kullarından eyle.

Amin.”

Selam ve dua ile 

𝓗𝓪𝓴𝓲𝓶𝓮 𝓖𝓾𝓵𝓼𝓾𝓶 𝓗𝓲𝓬𝓻𝓮𝓽