Bakara Suresi’nin 121. ayeti, kendilerine kitap verilenlerin ona nasıl yaklaşması gerektiğini

açıklayan önemli bir mesaj içermektedir: Bakara Suresi’nin 121.”Kendilerine kitabı

verdiğimiz kimseler onu hakkını vererek tilavet ederler. İşte onlar ona iman

µedenlerdir. Kim de onu inkâr ederse, işte onlar asıl hüsrana uğrayanlardır.

Bu ayet, Allah’ın vahyine yönelmenin sadece onu okumakla sınırlı olmadığını, asıl önemli olanın onu anlayarak ve uygulayarak yaşamak olduğunu vurgular.

Kur’an, hakikati arayan ve ona samimiyetle bağlananların yolunu aydınlatan bir rehberdir.

Kur’an’ı Hakkıyla Okumanın Önemi

Kur’an’ın tilaveti sadece sesli okumak değil, anlamak, üzerinde düşünmek ve hayata geçirmek anlamına gelir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Kur’an okumanın anlam ve uygulama ile bütünleşmesi gerektiğini şöyle ifade etmiştir:

📖 “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 21)

Bu hadis, Kur’an’ın gerçek manada yaşanmasını teşvik eder.

Kur’an’ı öğrenmek ve öğretmek, onu anlamak ve uygulamakla olur.

Kur’an’ı sadece okumakla yetinmeyen, onun emir ve yasaklarına uyan kişi en hayırlı insandır.

Ayrıca şu hadis de bu gerçeği vurgular:

📖 “Kur’an’ı seslerinizle güzelleştirin. Çünkü güzel ses, Kur’an’ın güzelliğini artırır.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 20)

Bu hadis, Kur’an’ın güzel bir şekilde okunmasını teşvik ederken, asıl önemli olanın onun anlamına sadık kalmak ve içeriğini hayatımıza yansıtmak olduğunu da ima eder.


2. Kur’an’ı Yaşamayanlar Hakkında Uyarılar

Kur’an’ı sadece okumakla yetinip, onunla amel etmeyenler hakkında da Peygamberimiz (s.a.v.) önemli uyarılarda bulunmuştur:

📖 “Nice Kur’an okuyanlar vardır ki, Kur’an onlara lanet eder.” (İbn Mâce, Mukaddime, 16)

Bu hadis, Kur’an’ı okuyup da onun gereklerini yerine getirmeyenlerin durumuna dikkat çeker. Eğer bir kişi Kur’an’ı okuduğu hâlde ona uygun yaşamıyorsa, Kur’an onun lehine değil, aleyhine şahitlik eder.

Başka bir hadiste de şöyle buyrulmuştur:

📖 “Kur’an’ı okuyun ve onunla amel edin. Ondan uzaklaşmayın, aşırı gitmeyin ve onunla geçiminizi sağlamaya çalışmayın.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/196)

Bu hadis, Kur’an’ı bir kazanç aracı olarak kullanmamayı, onun hükümlerine göre yaşamayı ve ona uygun hareket etmeyi öğütler.


3. Kur’an’ı Anlayarak Okumanın Gerekliliği

Kur’an, sadece Arapça olarak okunup geçilecek bir kitap değildir. Onun anlamı üzerinde düşünmek, ayetleri hayatımıza uygulamak gereklidir. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

  • Kur’an Şefaat Edicidir

Ebû Ümâme radıyallahu anh, ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:

“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçı olarak gelecektir” buyururken işittim, demiştir. (Müslim, Müsâfirîn 252.)

  • Kur’an okumanın sevabı

İbni Mes’ûd radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16)

  • Kur’an sureleri birbiriyle yarışırlar

Nevvâs İbni Sem’ân radıyallahu anh  şöyle dedi: Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:

“Kıyamet gününde Kur’an ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur’an ehli kimseler mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’an’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafaa için birbiriyle yarışırlar” buyururken işittim. (Müslim, Müsâfirîn 253)

  • En hayırlınız Kur’an öğrenen ve öğretendir

Osmân İbni Affân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 21)

  • Kur’an’ı kekeleyerek zorla okumanın sevabı

Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır. (Buhârî, Tevhîd 52)

  • Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir

Ebû Mûsa el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’an okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” (Buhârî, Et’ime 30 Fezâilü’l-Kur’ân 17, Tevhîd 36)

  • Allah Teâlâ Kur’an ile yükseltir

Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah şu Kur’an’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.” (Müslim, Müsâfirîn 269)

  • Gıpta edilecek iki kişiden biri de Kur’an ile meşgul olandır

İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’an verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse.” (Buhârî, İlm 15, Zekât 5, Ahkâm 3, Temennî 5, İ’tisâm 13, Tevhîd 45)

  • Kur’an huzur verir

Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Bir adam Kehf sûresini okuyordu.Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı. O adamın üzerini bir bulut kapladı ve yaklaşmaya başladı. Atı da o buluttan ürkmeye başlamıştı. Sabah olunca, adam Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve bu durumu anlattı. Bunun üzerine Peygamberimiz:

“O sekînedir; okuduğun için inmiştir” buyurdu. (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 11)

  • Kur’an okunmayan ev harabedir

İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.” (Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân 18)

  • Oku ve yüksel

Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her zaman Kur’an okuyan kimseye şöyle denecektir: Oku ve yüksel, dünyada tertîl ile okuduğun gibi burada da tertîl ile oku. Şüphesiz senin merteben, okuduğun âyetin son noktasındadır.” (Ebû Dâvûd, Vitr 20) 

  • Ezberlediğiniz sureleri unutmayın

Ebû Mûsa radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Şu Kur’an’ı hâfızanızda korumaya özen gösteriniz. Muhammed’in canını kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki Kur’an’ın hâfızadan çıkıp kaçması, bağlı devenin ipinden boşanıp kaçmasından daha hızlıdır.” (Buhârî, Fazâilü’l-Kur’ân 23)

  • Kur’an ilgisiz kalmaz

İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kur’an hâfızı, bağlı devenin sâhibine benzer. Deve sahibi devesini sürekli gözetirse elinde tutar. Eğer onunla ilgilenmezse kaçıp gider.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 23)

  • Kur’an güzel okumak

Ebû Hüreyre radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:

“Allah,  güzel sesli bir peygamberin, Kur’an’ı tegannî ile yüksek sesle okumasından hoşnut olduğu kadar hiçbir şeyden hoşnut olmamıştır” buyururken işittim, demiştir. (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 19; Tevhîd 32)

  • Dâvûdi sesli Sahabe

Ebû Mûsa el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurdu:

“Şüphesiz Dâvûd’a verilen güzel seslerden bir nağme de sana verilmiştir.”(Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 31)

  • Kur’an-ı Kerim’i Peygamberimizden daha güzel okuyan biri yoktur

Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i yatsı namazında “Ve’t-tîni ve’z-zeytûni” sûresini okurken dinledim. Ondan daha güzel sesli bir kimse işitmedim. (Buhârî, Ezân 102)

  • Kur’an’ı tegannî ile oku

Ebû Lübâbe Beşîr İbni Abdülmünzir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kur’an’ı tegannî ile okumayan kimse bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Vitr 20)

  • Peygamberimizin bana Kur’an oku dediği Sahabe

Abdullah İbni Mesut radıyallahu anh  der ki: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– ”Bana Kur’an oku” buyurdu.

–Yâ Resûlallah! Kur’an sana indirilmişken ben sana nasıl Kur’an okurum? dedim.

– ”Ben Kur’an’ı başkasından dinlemeyi gerçekten çok severim” buyurdular. Bunun üzerine ben kendilerine Nisâ sûresini okudum. “Her ümmetten gerçek bir şahit, seni de bunlara hakkıyla şahit getirdiğimiz zaman halleri nice olur” (âyet 41)  anlamındaki âyete gelince:

– ”Şimdilik yeter” buyurdular. Kendisine dönüp baktım, iki gözünden yaşlar boşanıyordu. (Buhârî, Tefsîru sûre(4), 9; Fezâilü’l-Kur’ân 33, 35)

  • Kur’ân’ı tercih ediniz

Peygamber Efendimiz, Tebük Seferi’ne çıkarken Neccâroğulları’nın bayrağını Umâre bin Hazm’a vermişti. Daha sonra Zeyd bin Sabit’i görünce, bayrağı Umâre’den alıp ona verdi. Umâre radıyallâhu anh:

“–Yâ Rasûlallah! Bana kızdınız mı?” diye sorunca Peygamber aleyhisselâm:

“–Hayır! Vallâhi kızmadım! Fakat, siz de Kur’ân’ı tercih ediniz! Zeyd, Kur’ân’ı senden daha çok ezberlemiştir! Burnu kesik zenci köle bile olsa, Kur’ân’ı daha çok ezberlemiş olan kimse başkalarına tercih edilir!” buyurdu. Evs ve Hazrec kabîlelerine de, bayraklarını Kur’ân’ı daha çok ezberlemiş olan kimselere taşıtmalarını emretti. Bunun üzerine Avfoğulları’nın bayrağını Ebû Zeyd, Benî Selime’nin bayrağını da Muâz radıyallâhu anh taşıdı. (Vâkıdî, III, 1003)

  • Hiçbir peygambere verilmeyen iki nur

İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, bir keresinde Cebrâil aleyhisselâm Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında oturmakta iken, Resûl-i Ekrem yukarı taraftan kapı gıcırtısına benzer bir ses işitti ve başını kaldırdı. Cebrâil:

– Bu, şimdiye kadar hiçbir şekilde açılmayıp sadece bugün açılan bir gök kapısıdır, dedi. Peşinden o kapıdan bir melek indi. Bunun üzerine Cebrâil:

– Bu, yeryüzüne inen bir melektir. Bugüne kadar hiç inmemişti, dedi. Melek selâm verdi ve Peygamberimiz’e şöyle dedi:

– Müjde! Sana, senden önce hiçbir peygambere verilmeyen iki nur verildi. Biri Fâtiha sûresi, diğeri Bakara sûresinin son âyetleri. Bunlardan okuyacağın her harfe karşılık sana sevap ve ecir verilir. (Müslim, Müsâfirîn 254)

  • Kur’an okunan evi rahmet kaplar

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir cemaat Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar.” (Müslim, Zikr 38)

  • Kur’an’a sımsıkı sarılın

Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Size, sımsıkı sarıldığınız müddetçe benden sonra sapıtmayacağınız iki mühim emânet bırakıyorum. Biri diğerinden daha büyüktür. O da Allâh’ın Kitâbı’dır! Kur’ân, semâdan yeryüzüne uzatılmış sağlam bir ip gibidir. Diğer emânet de âilem, Ehl-i Beyt’imdir. Kur’ân ve Ehl-i Beyt’im cennette Havuz’un başında benimle buluşuncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar. Benden sonra o ikisine karşı nasıl muâmelede bulunduğunuza iyi bakın, dikkat edin!” (Tirmizî, Menâkıb, 31/3788)

  • Huzûr-i kalp ile Kur’ân oku

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Sizden birisi Rabbi ile münâcât ve mükâlemeyi (O’na yalvarıp O’nunla konuşmayı) severse huzûr-i kalp ile Kur’ân okusun.” (Suyûtî, I, 13/360)

  • Kur’an oku ve onunla amel et

Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim Kur’ân-ı Kerîm’i okur ve onunla amel ederse, kıyâmet günü ebeveynine bir tâc giydirilir. Bu tâcın ışığı, güneş dünyâdaki bir eve konulduğunda onun vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse, Kur’ân-ı Kerîm ile bizzat amel edenin ışığı nasıl olur, düşünebiliyor musunuz?” (Ebû Dâvûd, Vitr, 14/1453)

  • Ticaretten daha karlı şey

Ebû Ümâme radıyallâhu anh da şöyle anlatıyor: Birisi Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e geldi ve:

“–Yâ Rasûlallâh! Falan oğullarının hisselerini alıp sattım, şöyle şöyle kâr elde ettim.” dedi. Allâh Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“–Sana bundan daha kârlı bir şeyi haber vereyim mi?” dedi. Adam:

“–Öyle bir şey var mı?” diye sordu. Rasûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“–Kur’ân’dan on âyet öğrenen bir kimse senden daha kazançlıdır!” buyurdu. Bunun üzerine adam gitti ve hemen on âyet öğrenip geldi ve bunu Rasûlullâh’a bildirdi. (Heysemî, VII, 165)

  • Kur’ân, Al­lâh’ın zi­yâ­fe­ti­dir

Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuştu:

“Her zi­yâ­fet çe­ken, zi­yâ­fe­ti­ne (in­san­la­rın) gel­me­si­ni is­ter ve bun­dan mem­nun olur. Kur’ân da Al­lâh’ın zi­yâ­fe­ti­dir. On­dan uzak dur­ma­yı­nız.” (Dâ­ri­mî, Fe­zâ­ilü’l-Kur’ân, 1)

  • Kur’an ehli kimdir?

Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“−Şüphesiz insanlardan Allâh’a yakın olanlar vardır!” buyurmuştu. Ashâb-ı kirâm:

“−Ey Allâh’ın Rasûlü! Onlar kimlerdir?” diye sorunca Allâh Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“−Onlar, Kur’ân ehli, Allâh ehli ve Allâh’ın has kullarıdır!” (İbn-i Mâce, Mukaddime, 16)

  • Kur’an bilenlerin önceliği

Uhud Harbi sonunda ashâb-ı kirâm:

“−Yâ Rasûlallâh! Şehidlerimiz pek çok. Bize ne yapmamızı emir buyurursunuz?” diye sordular. Rasûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“−Derin ve geniş kabirler kazınız, her kabre ikişer, üçer koyunuz!” buyurdu. Ashâb:

“−Önce hangilerini koyalım?” diye sorunca Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm: “−En çok Kur’ân bileni önce koyunuz!” buyurdu. (Nesâî, Cenâiz, 86, 87, 90, 91)

  • Kur’ân’ı yaşayana cennet vardır

Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“Kim Kur’ân’ı okur, onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul eder ve bunlara uyarsa, Allâh bu sâyede o kimseyi cennetine koyar. Âilesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat etme hakkı verir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 13/2905; Ahmed, I, 148)

  • Kur’ân oku­yu­nuz

Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem, birgün Kur’ân âşıklarından Übey bin Kâ’b radıyallâhu anh’a hitâben:

“–Allâh Teâlâ, «lem yekünillezine keferû» sûresini sana okumamı emir buyurdu.” dedi. Übey bin Kâ’b radıyallâhu anh: “–Allâh Teâlâ benim ismimi zikretti mi?” dedi. Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“–Evet!” buyurdu. Übey bin Kâ’b, bu ikrâm-ı ilâhî karşısında çok duygulandı ve içli içli ağladı. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 16, Tefsîr, 98/1, 3; Müslim, Müsâfirîn, 246)

  • Kur’ân bu­lu­nan bir kal­be azâp edilmez

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Kur’ân oku­yu­nuz… Çün­kü Al­lâh, için­de Kur’ân bu­lu­nan bir kal­be azâp et­mez…” (Dâ­ri­mî, Fe­zâ­ilü’l-Kur’ân, 1)

  • Ümmetin en şereflileri

Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz buyrulur:

“Ümmetimin en şereflileri, Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen hâfızlar ve gecelerini ihyâ edenlerdir.” (Suyûtî, I, 36/1063)

  • Kur’ân bir zenginliktir

Hazret-i Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Kur’ân bir zenginliktir ki ondan sonra fakirlik olmaz (yâni ona sâhip olan en muazzam bir hazîneye sâhip olmuştur) ve ondan başka zenginlik de yoktur (yâni o ilâhî hazîne hiçbir maddî zenginlikle kıyas edilemez).” (Heysemî, VII, 158)

  • Kur’an Kerîm okumak Allah Teâlâ’yı zikirdir

Bir hadîs-i kudsîde Azîz ve celîl olan Allâh Teâlâ:

“Kur’ân-ı Kerîm okumak ve Ben’im zikrim, her kimi, Ben’den bir şey istemekten meşgul eder, geri bırakırsa, Ben ona, isteyenlere verdiğimden daha fazlasını veririm.” buyurmaktadır. (Tirmizî,  Fedâilu’l-Kur’ân, 25/2926)

  • Şifa Kur’ân’dadır

Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem buyurmuşlardır:

“Devânın en hayırlısı Kur’ân’dır.” (İbn-i Mâce, Tıb, 28)

  • Allah Teâlâ Kur’ân okuyanı dinler

Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allâh, geceleyin iki rekat namaz kılan (ve Kur’ân okuyan) bir kulu dinlediği kadar hiçbir şeyi dinlemez. Allâh’ın rahmeti, namazda olduğu müddetçe kulun başı üstüne saçılır. Kullar, Kur’ân’la hemhâl oldukları andaki kadar hiçbir zaman Allâh’a yaklaşmış olamazlar.” (Tirmizî,  Fedâilu’l-Kur’ân, 17/2911)

  • Kur’ân yeryüzünde nûr, gökyüzünde azıktır

Ebû Zerr radıyallâhu anh:

“−Yâ Rasûlallâh! Bana nasihatte bulun!” dediğinde Âlemlerin Efendisi:

“−Kur’ân okumaya ve Allâh’ı zikretmeye bak, çünkü Kur’ân yeryüzünde senin için bir nûr, gökyüzünde de bir azıktır.” buyurmuştur. (İbn-i Hibbân, II, 78)

  • Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin: Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi ve Kur’ân kıraati… Çünkü hamele-i Kur’ân (yâni Kur’ân hafızları) hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde peygamberler ve asfiyâ (yâni safâya ermiş olan Allâh dostları) ile birlikte Arş’ın gölgesindedir.” (Münâvî, I, 226)

  • Kur’ânı küçük yaşlarda öğrenmek

Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“Kim Kur’ân’ı küçük yaşlarda öğrenirse Kur’ân onun etine ve kanına işler (Yâni Kur’ân’ın feyziyle nûrlanır.)”  (Ali el-Müttakî, I, 532)

  • Kur’an okuyanın kıyamette durumu

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) Kur’ân ehline ve âilesine şu güzel müjdeleri vermişlerdir:

“Kıyamet günü kabir yarılıp Kur’ân’ı okuyan kişi dışarı çıktığında, Kur’ân onu rengi solmuş bir adam gibi karşılar. «Beni tanıyor musun?» diye sorar.

Mü’min «Tanıyamadım» der.

O şahıs, «Ben öğle sıcağında seni susuz, gece uykusuz bırakan arkadaşın Kur’ân’ım. Her tüccar ticaretinin peşindedir. Sen ise bugün her ticaretin peşinde olacaksın!» der. Hemen sağ eline saltanat, sol eline ebediyet verilir, başına vakar tâcı konur, anne-babasına hulleler giydirilir ki dünya ehli onlara kıymet biçemez veya bunlar dünya ve içindekilerden daha kıymetlidir.

Onlar, «Bu değerli elbiseler bize niçin giydirildi?» diye sorarlar. «Çocuğunuzun Kur’ân’ı eline alması sebebiyle» denir.

Sonra Kur’ân okuyan kişiye, «Oku ve cennetin dereceleri ve odaları arasında yüksel!» denir. O, ister hızlı, ister tertîl üzere olsun okumaya devam ettiği müddetçe yükselmeye devam eder.” (Ahmed, 5: 348; Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân, 15; Abdürrazzak, Musannef, 3: 373; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 6: 129)Hadis kaynaklari www.islamveihsan.com

4. Kur’an’ı Terk Etmenin Büyük Zararı

Kur’an’dan yüz çevirenler, onun emirlerini terk edenler büyük bir hüsrana uğrayacaklardır. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

📖 “Kimin kalbinde Kur’an’dan bir şey yoksa, o harabe bir eve benzer.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 18)

Yani Kur’an’sız bir hayat, içi boş, ruhsuz bir hayata benzer.

Ayrıca, Kur’an’ı terk edenlerin en büyük pişmanlığı ahirette olacaktır:

📖 “Kıyamet günü Kur’an gelir ve ‘Ey Rabbim! Bu kişi beni terk etti’ der.” (Müslim, Müsafirîn, 252)

Bu hadis, Kur’an’ın sadece okunup bir kenara bırakılmasının tehlikesini açıkça gösterir. Eğer Kur’an hayatımıza yön vermiyorsa, onun bize ahirette şikayetçi olacağını bilmeliyiz.


Sonuç: Gerçek Kurtuluş Kur’an’ı Yaşamaktır

Bakara Suresi 121. ayet ve hadisler ışığında şu önemli dersleri çıkarabiliriz:

Herseyden önce kendi nefsime

Kur’an’ı hakkıyla okumak, sadece sesli okumaktan ibaret değildir; onu anlamak, içselleştirmek ve yaşamak gereklidir.

Kur’an’ı okumak kadar, onunla amel etmek de şarttır. Aksi takdirde Kur’an, kıyamet günü bizim aleyhimize şahitlik edecektir.

Kur’an’dan uzaklaşanlar hem dünyada hem de ahirette zarar göreceklerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Kur’an’ın hayatımıza rehber edilmesi gerektiğini açıkça bildirmiştir.

Kur’an’ı terk etmek, insanın maneviyatını çökertir. Kalbi paslandırır ve kişinin iç dünyasını harap hale getirir.

Bu yüzden, Kur’an’ı sadece okumakla kalmayıp onunla amel etmeli, hayatımıza rehber edinmeliyiz.

Çünkü gerçek iman, ancak Kur’an’ı anlamak ve yaşamakla mümkündür.

Allah’ım!
Senin bize rehber olarak gönderdiğin Kur’an’ı hakkıyla okumayı, anlamayı ve hayatımıza uygulamayı nasip eyle. Onun nuruyla kalplerimizi aydınlat, emirlerine uyanlardan eyle.

Ya Rabbi!
Kur’an’ı sadece dilimizle değil, kalbimizle de okumayı nasip et. Onun hikmetlerini kavramayı, ayetlerini hayatımıza rehber kılmayı ve onunla amel eden kullarından olmayı bizlere lütfet.

Ey Merhametlilerin En Merhametlisi!
Kur’an’ı unutmaktan, onu terk edenlerden olmaktan bizleri koru. Bizi, onun hükümlerini çiğneyen ve onu ihmal eden gafillerden eyleme.

Ya Rab!
Kur’an’ı en güzel şekilde öğrenen, öğreten ve yaşayan kullarından olmamızı sağla. Onu bize dünyada yol gösterici, ahirette şefaatçi eyle.

Rabbimiz!
Bizi, hüsrana uğrayanlardan değil, kitabına iman eden ve onunla hidayet bulan kullarından eyle. Kalplerimize iman nuru ver, bizleri Kur’an ahlakıyla süsle.

Amin! 🤲

SÜBHANALLAHİ VE BİHAMDİHİ ZİKRİ

Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Her kim günde yüz kere «Sübhânallâhi ve bihamdihi» “Allah’ı hamd ile tesbih ederim” derse o kimsenin hataları deniz köpüğü kadar da olsa dökülür, yâni mağfiret olunur.” Hadîs-i şerîfi, Buhârî Ebû Hüreyre –radıyallahu anh-’dan rivayet etmiştir. (Buhârî, Deavât, 65) Bu hâdis-i şerîf mü’minler için büyük bir tebşîrdir, yani müjdedir.