Dünya, Allah’ın bize sunduğu bir imtihan alanıdır.

İnsan, buraya tembellik etmek, başkalarına güvenerek yaşamak veya şansına bel bağlamak için gönderilmemiştir.

Aksine, insan ancak çalıştığı, gayret ettiği ve fedakârlık yaptığı ölçüde bir karşılık bulacaktır.

Allah’ın koyduğu bu ilahi yasa, sadece bireysel hayatımız için değil, toplumların gelişimi için de geçerlidir.

Çalışkan milletler yükselirken, tembelliğe düşen milletler zamanla yok olup gitmiştir.

Bu yüzden biz Müslümanlar, hem dünyamız hem ahiretimiz için çalışmalı, emek vermeli ve üzerimize düşeni hakkıyla yerine getirmeliyiz.

Hayatta Başarı Tesadüf Değildir

Günümüzde pek çok insan, başarılı kişilere imrenerek bakar.

Onların ulaştıkları noktayı görür ama bu noktaya gelmek için ne kadar emek verdiklerini göz ardı eder.

Oysa başarı, asla bir gecede gelen bir mucize değildir.

İşte bazı örnekler:

Bir âlim, senelerce kitaplarla haşir neşir olmadan ilim sahibi olamaz.

Bir sanatkâr, defalarca başarısızlık yaşamadan büyük eserler ortaya koyamaz.

Bir tüccar, risk almadan, sabır göstermeden işini büyütemez.

Bir çiftçi, tarlasına tohum ekmeden, onu sulamadan mahsul elde edemez.

Hayatta büyük başarılar elde etmek isteyen biri, sabır, gayret ve azimle yoluna devam etmek zorundadır.

Çünkü Allah, hiçbir emeği zayi etmez.

Emeğin Karşılığını Mutlaka Alırsın

Belki bazen çalıştığımızın karşılığını hemen alamayabiliriz.

Belki gecikmeler, aksilikler, engeller çıkabilir.

Ancak şunu asla unutmayalım: Allah, kulunun emeğini zayi etmez.

Her damla ter, her harcanan çaba, her uykusuz gece mutlaka bir karşılık bulacaktır.

Rabbimizin adaletine tam iman etmeliyiz.

Biz üzerimize düşeni yaptıktan sonra, sonucu Allah’a bırakmalıyız.

O, en iyi takdir edendir.

Bazen dünyada, bazen ahirette ama mutlaka emeğimizin karşılığını alacağız.

Çalışmadan Bir Şey Beklemek Doğru Mudur?

Bugün birçok insan, emek vermeden büyük kazançlar elde etmeyi hayal ediyor.

Çalışmadan zengin olmak, çaba göstermeden başarılı olmak istiyor.

Ancak bu, hem dünyada hem de ahirette geçerli olmayan bir düşüncedir.

İslam, çalışkanlığı teşvik eder, tembelliği ise yasaklar.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:

“Hiç kimse, kendi el emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir.” (Buhari, Büyu, 15)

Bu hadis bize gösteriyor ki, çalışarak elde edilen rızık en hayırlı rızıktır.

Haksız kazanç peşinde koşanlar, başkalarına muhtaç yaşayanlar ve sorumluluktan kaçanlar, gerçek başarıyı ve huzuru bulamazlar.

İslam, insanın elinden geleni yapmasını, çalışmasını ve helal yoldan kazanmasını emreder.

Başarı İçin Ne Yapmalıyız?

1. Hedef belirlemeliyiz: İnsan ne için çalıştığını bilmeli. Belirsiz amaçlarla yola çıkmak, insanı yolda bırakır.

2. Planlı olmalıyız: Plansız hareket eden, zamanını boşa harcar.

3. Sabırlı olmalıyız: Büyük işler, büyük sabır ister. Acele eden, çoğu zaman hedefine ulaşamaz.

4. Dua ve tevekkül etmeliyiz: Biz elimizden geleni yapmalıyız ama sonucu Allah’a bırakmalıyız. O, en iyi karşılığı verendir.

Son Söz: Hayatın Gerçek Kazancı

Sevgili kardeşim, bu dünya bir sınav yeridir.

Burada tembellik eden değil, çalışan ve çaba gösteren kazanır.

Allah, çalışanı sever ve onun emeğini boşa çıkarmaz.

O halde biz de üzerimize düşeni yapalım, gayret edelim, çalışalım ve Rabbimize tevekkül edelim.

Ve’s-selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü!

Rabbim bizleri çalışkan, azimli ve sabırlı kullarından eylesin.

Dünyamızda ve ahiretimizde emeğimizin en güzel karşılığını almayı nasip eylesin.

Allah’a emanet olun! 🤲