“Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer inanıyorsanız, en üstün olan sizsiniz.”
(Ali İmran, 139)

Hayat, iniş ve çıkışlarla doludur.

Bazen başarırız, bazen kaybederiz. Zaman zaman üzüntüye kapılır, yoruluruz.

Ancak Rabbimiz, yukarıdaki ayette müminlere doğrudan sesleniyor: “Gevşemeyin! Üzülmeyin! Eğer gerçekten inanıyorsanız, en üstün olan sizsiniz.”

Zorluklar, sıkıntılar, kayıplar… Hayatın bir parçasıdır.

Ancak mümin, her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu bilir ve sabırla yoluna devam eder.

Zorluklar geçicidir; Allah’ın planı ise sonsuz bir hikmet taşır.

Hadis:
“Müminin hâli ne güzeldir! Başına bir iyilik gelse şükreder, bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı gelse sabreder, bu da onun için hayır olur.”
(Müslim, Zühd, 64)

Bu hadis, müminin yaşadığı her olayda bir hayır olduğunu gösterir.

Şükür ve sabır, müminin iki temel zırhıdır.

Üzülmek yerine Allah’a güvenmek, tevekkül etmek gerekir.

Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir.

Ayette geçen “Eğer inanıyorsanız, en üstün olan sizsiniz.” ifadesi, gerçek üstünlüğün imanla olduğunu açıkça ortaya koyar. Mal, mülk, makam geçicidir. Asıl değer, kalpteki imandır.

Hadis:
“Gerçek güçlü kimse, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiğinde nefsine hâkim olandır.”
(Buhârî, Edeb, 76)

Gerçek üstünlük; karakterde, ahlakta ve sabırda gizlidir.

Mümin, sadece düşmanına değil, nefsine karşı da galip gelendir. Bu da onu hem insanlar hem de Allah katında değerli kılar.

Bu ayet, Uhud Savaşı sonrası nazil olmuştur.

Müslümanlar, Bedir’de büyük bir zafer kazanmışlardı; ancak Uhud’da bazı hatalar ve gevşeklikler sebebiyle kayıplar verdiler. Bu durum onların moralini bozmuştu.

İşte o anda Rabbimiz, “Gevşemeyin, üzülmeyin!” diyerek onları tekrar ayağa kaldırdı. Çünkü mümin, düştüğü yerden kalkmasını bilmelidir.

Hadis:
“Kim Allah yolunda bir gün sabrederse, onunla cehennem arasına doğu ile batı arası kadar mesafe konur.”
(Buhârî, Cihâd, 30)

Bu hadis, sabrın ne kadar kıymetli olduğunu ve Allah’ın sabredenleri nasıl mükâfatlandıracağını anlatır. Mümin, geçici zorlukların ardından gelen ilahi lütfa inanmalıdir.

Bugün de Müslümanlar bireysel ve toplumsal olarak çeşitli zorluklarla karşı karşıya.

Hayatta kayıplar, başarısızlıklar olabilir. Ancak bu, asla bir son değil, imtihanın bir parçasıdır.

Müminin görevi, asla ümidini kaybetmemek, sabırla ve inançla yoluna devam etmektir.

Hadis:
“Allah, bir kulunu severse onu imtihan eder. Kim razı olursa, Allah da ondan razı olur. Kim öfkelenirse, Allah da ona gazap eder.”
(Tirmizî, Zühd, 57)

Bu hadis bize hatırlatır ki, her sınav, bir yükseliş vesilesidir. Yeter ki sabredelim, razı olalım ve Allah’a tevekkül edelim.

Ali İmran Suresi’nin 139. ayeti, bize çok net bir mesaj veriyor: Gevşemeyin, üzülmeyin.

Çünkü üstünlük, imanla mümkündür.

Gerçekten inanıyorsanız, Allah sizinle beraberdir.

Mümin, başına ne gelirse gelsin davasından ve ahlaki duruşundan taviz vermez.

Düşse bile kalkmasını bilir.

Çünkü bilir ki, yardımı yalnız Allah’tan bekleyen asla kaybetmez.

İnanç, sabır ve tevekkülle hareket eden bir mümin, dünyada da ahirette de üstün olandır.