Selamünalyekum hiçret misafiri
Bugün seninle Kur’an’ın çok derin ve düşündürücü bir ayeti üzerine biraz sohbet etmek istiyorum.
Hani bazen hayatın koşturmacası içinde neyin doğru olduğunu unutabiliyoruz ya…
Hayatın akışı içinde kimi zaman insanın yönünü kaybetmesi mümkün.
Dünyanın cazibesi, şöhretin, servetin, kudretin cazibesi…
Bütün bunlar insanı fark etmeden büyüleyebilir.
İşte bu yüzden, Rabbimiz Kur’an’da bize bir uyarı gönderir: Önce arabca olarak okuyalim” Tilked dârul âhıretu nec’aluhâ lillezîne lâ yurîdûne uluvven fîl ardı ve lâ fesâdâ(fesâden), vel âkıbetu lil muttekîn(muttekîne).
“İşte ahiret yurdu; onu, yeryüzünde büyüklük taslamayı ve bozgunculuk çıkarmayı istemeyenlere veririz. Mutlu son, takva sahiplerinindir.” (Kasas 28:83)
Gel şimdi bu ayetin ışığında bazı güzel tavsiyelere kulak verelim. Kim bilir, belki bir gün ruhuna dokunur…
İşte Kasas Suresi 83. ayeti tam da bu unutkanlığımıza bir hatırlatma gibi geliyor.
Öyleyse gel, birlikte bu ayeti okuyalim bu arada ayetti ilkez bende sizle beraber ögrencegim
Şimdi ayetti biraz daha derinlemesine keşfedelim, olur mu?
“İşte ahiret yurdu; onu, yeryüzünde büyüklük taslamayı ve bozgunculuk çıkarmayı istemeyenlere
veririz. Sonuç (mutlu son) takva sahiplerinindir.” (Kasas, 28:83)
Bir düşünelim; hayatımızda bazen başarılar, mal-mülk, unvanlar biriktiriyoruz.
Sonra fark etmeden, insanlara yukarıdan bakmaya başlıyoruz.
Halbuki Rabbimiz ne diyor?“Büyüklük taslamayanlara ahireti vereceğim.”
Demek ki gerçek büyüklük, insanın kendini büyük görmemesinde gizli.
Peygamberimiz (sav) boşuna dememiş: “Kim Allah için tevazu gösterirse, Allah onu yüceltir.” (Müslim) Ne kadar güzel değil mi? İnsan küçüldükçe Allah katında büyüyor!
Şimdi içimizde şöyle bir göz gezdirelim: Hiç başkalarına karşı gizli bir üstünlük duygusu taşıyor
muyuz? “Ben ondan daha iyiyim” dediğimiz oluyor mu? İşte bu çok tehlikeli bir yol…
Çünkü Peygamberimiz şöyle uyarıyor: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” (Müslim)
Bu söz insanı sarsıyor değil mi? Demek ki gönlümüzü her gün biraz daha temizlemeli, kibirden arındırmalıyız.
Kibir, önce insanı içten içe çürütür. İstersen dünya senin olsun; Allah’ın rızası kaybolduktan sonra neye yarar?
Yumuşak, merhametli ve herkesi kendinden üstün bilerek yaşa.
Büyüklük taslamak, kendine gizli bir put dikmek gibidir. O putu yık ki kalbin arınsın.
Adım attığın her yerde soralim kendimize : “Ben burada iyiliği mi çoğalttım, yoksa fitneyi mi?”
Allah, yeryüzünü güzellikler için yarattı. Fesat, bozgunculuk, adaletsizlik; bunların hepsi insanı karartan zehirlerdir.
Kur’an’da Rabbimiz buyurur: “Allah, bozguncuları sevmez.” (Bakara 205)
Bir sözünle, bir tebessümünle, bir iyiliğinle dünyayı güzelleştirmek senin elinde.
Hangi yolu seçersen, sonunda kendinle karşılaşırsın.
Şimdi biraz da fesattan konuşalım. Fesat deyince sadece büyük kötülükler akla gelmesin.
Küçük bir dedikodu, bir adaletsizlik, bir haksızlık bile yeryüzünde fesat çıkarır.
Biz, iyilikle yayılan bir ışık olmalıyız, fitne ateşiyle ortalığı karartan biri değil.
Dünya Hırsı: İnsanı Yutan Bir Kuyudan Kaçmak
Dünya bir tuzaktır; kimi zaman tatlı bir meyve gibi görünür, ama içi acıdır.
Dünyaya sahip ol, ama gönlünü verme.
Bazen farkında olmadan dünya hırsı gözümüzü karartabiliyor.
Daha çok mal, daha çok makam istiyoruz. Ama unutmayalım, dünya sevgisi bizi yavaş yavaş
Allah’tan uzaklaştırabilir.Hadiste ne diyor?”Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.” (Beyhakî)
Öyleyse dünya nimetlerini Allah’ın emaneti bil. İstersen zengin ol, makam sahibi ol, ama unutma:
Bunların hiçbiri ebedî değil. Ölüm kapıyı çaldığında, sadece güzel amellerin seninle kalacak.
Seninle aramızda kalsın, dünya sevgisine fazla kapılmamak için kendimize sürekli hatırlatmalar yapalım.
Mesela şunu diyebiliriz: “Dünya bir gölge gibi. Peşinden koşarsan kaçar, yüz çevirirsen seni
kovalar.” Ne güzel bir denge değil mi?
Takva: Allah’a Saygı Dolu Bir Hayat
Her sabah kalktığında niyet edelim “Ben bugün Allah’a karşı saygılı bir kul olarak yaşayacağım.”
Takva; görünmediğin yerde de Allah’ın hoşnut olacağı şekilde yaşamak demektir.
Kur’an’da şöyle geçer: “Allah, takva sahiplerini sever.” (Tevbe 9/4)
Allah’ın sevgisini kazanmaktan daha yüce bir ödül olabilir mi?
Bu sevgi, insanı dünyada da ahirette de yüceltir.
Son olarak Allah bize bir ipucu veriyor: “Sonuç takva sahiplerinindir.”
Peki takva ne? Allah’ı görüyormuş gibi yaşamak. Her adımda “Allah benden razı mı?” diye düşünmek.
Böyle bir hayat, dünyada huzur, ahirette cennet getirir.
Sevildiğini hissetmek kadar büyük bir nimet var mı?
İnsan, bunu hissettiği zaman hayatın yükü hafifler, Kalbi güvenle dolar, içi ısınır.
Ama kim bilebilir ki, Rabbi katında nasıl bir hâlde olduğunu?
Ne kendimizden fazla emin olmalı, Ne de tamamen korkuyla kaplanmalı.
Umut ile korku arasında bir denge kurmalı insan.
Rabbin rahmetinden ümit kesmeden, Ama gazabından da korkarak yaşamalı.
Hiç kimse, Rabbi huzurunda ne kadar makbul olduğunu tam olarak bilemez.
Bu yüzden her an bir duaya sarılmalı, Bir yandan sevilmeyi umarak,
Bir yandan da eksiklerinden dolayı mahcup olarak yaşamalı.
Sevildiğini hissetmek, dünyadaki en büyük lütuflardan biridir belki,
Ama en büyük bahtiyarlık, Rabbin sevgisine gerçekten layık olabilmektir.
Allah’ım! Bize tevazuyu öğret, kalbimizi kibirden temizle.
Yeryüzünde adaletle yürüyenlerden eyle. Bizi dünya sevgisinin girdabına düşürme.
Kalplerimizi takva ile süsle ve bizi sevdiğin kullar arasına kat.
Âmin.
Bir gün Hz. Ömer (r.a.), halife iken Şam’a gidecekti. İnsanlar onun ihtişamlı bir şekilde girmesini bekliyordu.
Ama Hz. Ömer, yıpranmış elbisesiyle, kırık yularını tamir ederken göründü.
İnsanlar biraz utandı, “Biraz heybetli görün, halifesiniz!” dediler. Ama Hz. Ömer’in cevabı unutulmaz: “Biz izzeti İslam’da bulduk. Başka şeylerde izzet ararsak Allah bizi zelil eder.“
İşte tevazu budur kardesim : Ne giydiğinle, ne bindiğinle değil, kalbinle büyüksün.
Sadece okumakla kalmayalım, hayatımıza da birkaç güzel adım atalım mı?
İşte bugünden başlayabileceğimiz bazı minicik ama etkili uygulamalar:Yardımını gösteriş yapmadan yapmak.
Kimseye anlatmadan, sadece Allah bilsin diye küçük bir iyilik yap: Birinin yükünü taşı, bir tebessüm ver, birine dua et.
Tevazu ile, temizlikle, takva ile yürüdüğümüz sürece, dünya bizi aldatamaz.
Herseyden önce bu nasihatlar kendime 🙂
Unutmayalim: Mutlu son, sadece Allah’a kul olmayı seçenlerin olacaktır.
Însallah
Allah’a emanet ol… 🌸🌿