Bazı insanlardan öyle soğudum ki, artık iyilikleri bile dokunsun istemiyorum.
Ne bir tebessüm, ne bir selam, ne de sahte bir yakınlık…
Hepsi yorgun bir ruhun üzerine giydirilmiş ağır bir yük gibi.
Bir zamanlar değer verdiğim, uğruna emek harcadığım insanlar artık hayatımda görmek istemediğim siluetlere dönüştü.
Bu bir nefret değil; daha çok derin bir hayal kırıklığı ve içsel bir kopuş.
Zamanla öğrendim ki; bazı uzaklıklar korunmak için, bazı suskunluklar ise kendini duyabilmek içindir.
Herkesin “iyi” olduğu bir dünyada bile, bazı iyiliklerin yüzeysel olduğunu anladığınızda, dokunmalar bile itici geliyor.
Çünkü niyetle temas arasındaki farkı öğrendik.
Belki bu bir savunma mekanizması, belki de geç kalmış bir fark ediş.