Kıymetli kardeşlerim,
Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür. Kim de zerre kadar şer işlerse onu görür.” (Zilzâl Suresi, 7-8)
Bu ayet bize şunu hatırlatıyor: Küçük-büyük, gizli-açık, her davranışımızın mutlaka bir karşılığı vardır.
O hâlde her adımımızda kendimize sormalıyız: “Bu sözüm, bu davranışım Allah’ın rızasına uygun mu? Sonunda sevap mı, vebal mi var?”
Bazen öfkeye yeniliyoruz, kalp kırıyoruz…
Bazen çıkar uğruna yalan söylüyor, farkında olmadan kul hakkına giriyoruz…
Bazen de “herkes böyle yapıyor” diyerek yanlışlara ortak oluyoruz.
Etrafımızda haksızlık, adaletsizlik, yalan, rüşvet, faiz, kul hakkı gibi günahlar
yaygınlaşınca, biz de bunu normal sanıyoruz.
“Herkes yalan söylüyor, ben de söylesem bir şey olmaz” diyoruz.
“Herkes haksız kazanç elde ediyor, ben de alırsam günah sayılmaz” diye düşünüyoruz.
“Herkes namazı erteliyor, ben de kılmasam olur” gibi bahaneler üretiyoruz.
Oysa unutmayalım; doğru, herkes yaptığı için doğru olmaz; yanlış da herkes yaptığı için doğruya dönüşmez.
Eğer herkes kendini uçurumdan atsa, biz de mi atacağız?
Herkesin yaptığı bir şeyin yanlış olduğunu biliyorsak, orada “ama herkes yapıyor” bahanesi bizi kurtarmaz.
Günahın çok işlenmesi onu sevap yapmaz; haramın yaygın olması onu helal kılmaz.
Allah katında ölçü insanların çoğunluğu değil, Kur’ân ve sünnettir.
Ama mesele hataya düşmek değil; orada kalmamak, hatadan dönmeyi bilmektir.
Gerçek mümin, nefsini sürekli sorgulayan insandır.
Çünkü biz biliyoruz ki Allah affedicidir, ama her kuldan da hesap soracaktır.
Unutmayalım:
Bugün hayattayız; yarın belki mahşer meydanındayız.
Bugün konuşabiliyoruz; yarın dilimiz mühürlenmiş olabilir.
Bugün tövbe edebiliriz; ama yarın “keşke” demek hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor: “Akıllı kişi, nefsini sorgulayan ve ölümden sonrası için hazırlık yapandır.” (Tirmizî, Kıyâme, 25)
Rabbimiz de buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın…” (Haşr Suresi, 18)
O hâlde kendimize soralım: Bugün kime iyilik ettim? Kimin hakkını ödedim?
Hangi günahı bıraktım? Sonum hayır mı olacak, yoksa hüsran mı?
Rabbimiz Gafûr’dur, affedicidir. Ama affına sığınmak için:
Önce pişmanlık, Sonra sorumluluk, Ardından düzelme gerekir.
Kul hakkı varsa helalleşmeden af olmaz.
Haram kazanç varsa terk edilmeden bereket olmaz.
Gösteriş varsa ihlas kalmaz.
Bugün tövbe etmek için en güzel gün.
Bugün kendimizi sorgulamak için eşsiz fırsat.
Bugün kalbimizi arındırmak ve Allah’a yönelmek için tam vakit.
Dua ile bitirelim:
Allah’ım! Bizleri sonunu düşünen, pişman olmadan önce tevbe eden,
Hesap gününü unutmayan, helal kazanan, harama yaklaşmayan,
Kırmadan, dökmeden yaşayan kullarından eyle.
Kalplerimizi arındır, niyetlerimizi güzelleştir, amel defterimizi sağdan verilen kullardan eyle.
Âmin. Hakime Gulsum