Bazen kendi kendime düşünürüm…
Sevgi ne kadar da kıymetli bir nimettir.
İnsan birini gerçekten sevdiğinde, kalbinde tarif edilemez bir ışık yanar.
Ama her kalp o ışığı taşıyacak kadar güçlü değildir.
Çünkü sevgi; kıymet bilmeyen elde yıpranır, tükenir.
Zannedilir ki her seven sevmiştir.
Oysa çoğu zaman insan nefsini sever, sevgiyi değil.
Sevgi, yalnızca bir duygu değil; büyük bir sorumluluk, kutsal bir emanettir.
Gerçek sevgi Allah rızasına uygun olandır.
İçinde merhamet vardır, sabır vardır, sadakat ve vefa vardır.
Bir gönül ehli şöyle der: “Sevdikçe vefasızlaşıyorsan; gönlünü sorgula.”
Çünkü sevgi, insanı güzelleştirir ve olgunlaştırır.
Ama bazı kalpler vardır ki, sevgiyi bile tüketir…
Nefs, hırs ve bencillik sevgiyi kirletir, değersizleştirir.
Rabbimiz Kur’an’da buyurur:“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Ahzab, 70)
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:“Sizin en hayırlınız, ailesine en hayırlı olanınızdır.” (Tirmizî)
Peki bugün neden evlilikler çabuk bitiyor?
Çünkü herkes sevilmek istiyor…
Ama sevgiyi ne kadar veriyoruz?
Herkes almak istiyor, ama veren kalpler azaldı.
Oysa sevgi; sadece güzel günleri paylaşmak değil, zor zamanlarda da el ele yürüyebilmektir.
Sabırla, emekle, dua ile yaşanır sevgi.
Kur’an’da Rabbimiz buyurur: “Sizin için eşler yaratıp aranıza sevgi ve merhamet koyması da O’nun varlığının delillerindendir.” (Rum, 21)
Demek ki evlilik, sadece bir sözleşme değil; Allah’ın bir ayetidir.
Kadın ve erkek, birbirine emanet edilmiş iki kalptir.
Ve emanet, ihanet kabul etmez.
Sevgi varsa, merhamet olur.
Vefa olur. Çünkü mesele “ben” değil, “biz” diyebilmektir.
Evlilik; kalp kırmamak, dua ile destek olmak, hataları örtmek, affedebilmek demektir.
Ama bugün insanlar, en çok sevdiklerini incitiyor.
En yakınına karşı kırıcı oluyor.
Oysa sevgi; sadakat ister, sabır ister, merhamet ister.
Gerçek sevgi kolay değildir.
Ama insanlar çabuk vazgeçiyor.
Evlenmek kolay…
Ama bir yastıkta ihtiyarlaşmak emek ister.
Çünkü boşanmalar tahammülsüzlükten artıyor.
Oysa evlilik; gitmek değil, kalıp onarabilmektir.
Sevgi varsa, gayret olur. Sevgi varsa, dua olur.
Ve gerçek sevgi Allah için olandır.
Çünkü sen nefsini değil, Rabbini merkeze aldığında…
Bir kalbi incitmekten çekinirsin.
Çünkü bilirsin: “Bir kalbi kırmak, Kâbe’yi yıkmak gibidir.”
Eğer iki taraf da bu bilinçle severse…
Sevgi tükenmez, bereketlenir.
Tartışmalar olur elbette. Ama yıkıcı değil, yapıcı olur.
Çünkü gönüller Allah için birbirine bağlıdır.
Unutma… Sevmek kolaydır.
Ama sevgiyi yaşatmak, kıymet bilmek, affetmek, sadakatle yürümek zordur.
Ve bil ki; Her sevgi, niyeti kadar değerlidir.
Sevgi; sadece almakla değil, vermekle büyür.
Ve belki de en önemlisi: “Sevdiğini söylemeden önce, gerçekten sevmeyi öğrenmek gerekir.”
Çünkü sevgi; lafla değil, emekle ispatlanır.
Evlilik; maaş günü değildir.
Banka hesabı da değildir.
Evlilik; fedakârlıkla, zor günde omuz omuza yürümektir.
Eğer eşin hastaysa, yataktan kalkamıyorsa…
Sen hâlâ telefon başındaysan, ilgini dışarıda arıyorsan…
Bir tas çorbayı çok görüyorsan…
Sen eş değil, sadece aynı evde yaşayan bir yabancısındır.
Çünkü sevgi gösterilmezse tükenir.
İlgi görmezse solar.
Ve insan, bir ömürde en çok evliliğin içinde bir omuza ihtiyaç duyar.
Ne yazık ki evlilikler artık sosyal statü, maddi güvence, alışkanlık gibi görülüyor.
Oysa eş; sadece yemek yapan, sadece para getiren değildir.
Eş; anlayandır, dinleyendir, yanında durandır.
Ne bağırmak erkeğe yakışır, ne susup içine atmak kadına.
Erkeksen; şerefinle sev, sahip çık.
Kadınsan; merhamet göster, kıymet bil.
Çünkü herkesin bir sorumluluğu vardır.
Ve sevgisini esirgeyen de, ilgisini saklayan da aynı derecede vefasızdır.
Zannediliyor ki erkek getirir, kadın yapar.
Hayır Sevgi ortak;; Vefa ortak… Emek ortak olmalı.
Yoksa aynı evde yaşayan ama birbirine yabancı iki kalbe dönüşülür.
Bugün evlilikler “Ben ne alıyorum?” sorusuna sıkıştı.
Oysa asıl soru şu olmalı: “Ben bu evliliğe ne katıyorum?”
Eğer iki taraf da bu soruyu sormuyorsa, o evde sevgi değil, sadece alışkanlık vardır.
Unutma: Bir kadın kadar, bir erkeğin de anlayışa, saygıya ihtiyacı vardır.
Gerçekten eş olmak; sadece iyi günde değil…
Hastalıkta, darlıkta, zorlukta da yanında olmaktır.
Bazen bir tas çorba… Bazen bir “yanındayım” sözü…
En büyük sevgidir.
Ve unutma…
Kadın ya da erkek fark etmez: Eğer eş olmayı bilmiyorsan;
Yemin etmeyi de, sadık kalmayı da, sorumluluk almayı da bilmiyorsun demektir.
Evlilik; değer bilmektir.
Evlilik; hak teslim etmektir.
Ve kim ki eşini sadece bir görevli gibi görüyorsa…
O kişi sevgiye değil, sadece kendi çıkarına aşıktır.
Selam ve dua ile…
Hayirli geceler…