Gel, bu kez dışarıdaki adımlardan çok, içeriye doğru bir yolculuk yapalım.
Kendimize şöyle bir dönüp bakalım:
Gerçekten yolda mıyız, yoksa yola benzer bir şeyin peşinden mi gidiyoruz?
Hepimiz bu dünyada birer yolcuyuz.
Doğumla başlıyor yolculuk, son durağımız belli: ölüm.
Ama asıl mesele şu: O aradaki yürüyüş ne tarafa doğru?
Kimi koşar, kimi yürür… Kimi yolun kendisini unutur,
Kimi de yolda olup olmadığını bile bilmez.
🌿 Kur’ân’da ise şöyle buyrulur: “Şüphesiz ki bu (İslam), benim dosdoğru yolumdur. Ona uyun. Başka yollara uymayın ki, sizi O’nun yolundan saptırmasın.”
(En’âm, 153)
Demek ki mesele sadece yürümek değil. Doğru yönde yürümek lazım.
Yani yol seni Allah’a götürmüyorsa… O yol seni menzile değil, oyalanmış bir ömre götürür.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Kişi, dostunun dini üzeredir. Öyleyse kiminle dost olduğuna dikkat et.” (Tirmizî, Zühd, 45)
Bazen insanı yoldan çıkaran, yolun çetrefilliği değil; yanındaki yol arkadaşının istikametsizliğidir.
Dur bir düşün: Beraber yürüdüğün insanlar seni Hakk’a mı yaklaştırıyor, yoksa heva ve hevesin girdabına mı sürüklüyor?
Zira her adım, ya seni Rahmân’a götürür…
Ya da seni dünyaya zincirleyen bir başka prangaya dönüşür.
Mevlânâ ne güzel söylemiş:
“Yolda olmak kâfi değil; eğer yol arkadaşın eğri ise, sen de eğrilirsin.”
Dostun yönü senin kaderin olur.
Zira bazı yollar kaybettirmez, ama bazı yol arkadaşları felakettir.
Yolu Kaybedersek Ne Yapmalı?
İnsan hayatı, zaman zaman yolunu şaşırabileceği uzun bir yolculuktur.
Bazen kalbimiz dağılır, aklımız karışır, ne yöne gideceğimizi bilemeyiz.
Böyle anlarda, bir Müslüman olarak yapmamız gereken en önemli şey, Rabbimize yönelmektir.
Çünkü yolun sahibini unutan, yolunu da kaybeder.
Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Kim bana yönelirse, onu doğru yola iletirim.” (Tâhâ, 82)
Kur’ân bize net bir cevap veriyor: “Kim Allah’a yönelirse, O da onun yolunu kolaylaştırır.” (Leyl Suresi, 5-7)
Yani sen sadece yönünü düzelt. Niyetin güzel olsun.
Kalbini temizle, yüzünü Allah’a dön… İşte o zaman zor dediğin şey kolaylaşır.
Dar geçitler ferahlar, dikenler gül olur. Mevlânâ bunu ne güzel anlatır:
“Kervan yürür… ama sen , ben , o , bizler, sizler , onlar hangi yönü seçtik?
Yol dikenlidir belki ama yön Allah’a ise, o dikenler bile gül olur.”
Şimdi gel, içimize bir bakalım: Bu yürüyüş bizi nereye götürüyor?
Daha iyi bir insan mı olduk? Daha merhametli, daha adil, daha sabırlı mıyız?
Yoksa sadece daha meşgul, daha yorgun ama yönsüz müyüz?
Unutma… Yollar çoktur ama her yol menzile çıkmaz.
Bazı yollar sadece yorar, Bazıları ise yoğurur…
🚫 Son bir hatırlatma: “İçinde Allah olmayan yolculuk, sadece yorgunluktur.”
(Bir tasavvuf hikmeti)
Eğer içinde niyet yoksa, dilinde dua yoksa… Yürüyorsun da, nereye?
Daha çok kazanmak mı hedefin? Yoksa daha çok insan olmak mı?
Yürüdükçe menzilden çıkıyorsan; yolunu sorgula.
🛑 Eğer fark ettiysen ki menzilden uzaklaşıyorsun — dur.
Durmak da bazen bir hikmettir.
Çünkü bazen bir duruş, bin koşudan daha değerlidir.
İşte şimdi, kalbimize soralım: “Ben nereye gidiyorum?”
Sessizlik içinde bu sorunun cevabı seni, belki de en doğru yola götürecek…
Selam ve dua ile …