Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a…
Bir bak etrafına… Güneşin sıcaklığı için hiç fatura ödedin mi?
Yağmurun toprağa can veren damlaları için?
Gökyüzünün ihtişamı, yıldızların parıltısı, kuşların şarkısı,
nefesin, gözlerin, sevdiklerin… Hepsi bedava.
Rabbimiz, bize sayısız nimet verdi.
Saymaya kalksak bitiremezsin.
Ve bütün bunların karşılığında sadece günde beş defa huzuruna çağırıyor.
Ne altın istiyor, ne gümüş, ne de güç…
Sadece, “Gel kulum… Konuş benimle… Ben seni dinliyorum” diyor.
Namaz…
Kimi zaman yük gibi geliyor nefsimize, ama aslında en büyük hediye.
O beş vakit, dünyanın hengâmesinde açılan cennetten pencereler.
Her ezan, kalbine çalan bir sevda daveti.
Ve secde… Öyle bir hâl ki, başını yere koyduğunda bütün dertlerin omzundan akıp gidiyor.
Orada sadece Sen ve Rabbin varsın…
Düşün… Her şeyin bedava olduğu bu hayatta,
O’na ayıracağın birkaç dakika, seni hem dünyada hem ahirette zengin edecek.
Çünkü namaz, borç değil; nimet.
Görev değil; buluşma. Zorunluluk değil; aşk.
Allah bizi namazı severek, özleyerek kılanlardan eylesin.
Çünkü namaz, bize verilen en büyük armağan,
ve secde, insanın en özgür olduğu andır.“
Her şey bedava, buluşma dahil…
Ama bu, nasip olana Allah’ın nasip ettiği bir nimettir
. Bazen duyarız; ‘Namaz kılmıyorum’ denir, sanki övünülecek bir durum gibi.
Halbuki insanın içinin titremesi, korkudan ürpermesi gerekir.
Asla namaz kılmamak için ‘çok meşgul’ olamazsın; mesele vakit bulmak değil, yanlış önceliklerdir.
Rabbim bizlere doğru önceliklerle yaşayan ve namazını hakkıyla eda eden kullarından olmayı nasip etsin.”Amin
Hayırlı geceler.