Peygamber Efendimiz (asm) tebessümüyle gönülleri ısıtan, bakışıyla huzur veren bir insandı.
O’nun yüzünde asla bir somurtma görülmezdi.
Kızdığında bile öfkesini gizler, muhatabını incitmezdi.
Ve buyurmuştu ki: “Allah, yumuşak ve güler yüzlü kulunu sever.”
Yine şöyle seslenmişti: “Mallarınızla bütün insanları memnun edemezsiniz.
Öyleyse güler yüzünüz ve güzel huyunuzla onları memnun edin.”
Ve bir başka sözünde: “Allah’tan kork; hiçbir iyiliği küçümseme.
İster su isteyen birine bir tas su vermek olsun, ister kardeşini güler yüzle karşılamak…” (Müslim)
Oysa bizler, bu güzelliklerle büyümedik. Bize öğretilmedi bile.
Çoğu zaman, gülümsemenin ardındaki samimiyet görülmedi;
aksine yanlış yorumlandı.
Bir tebessüm, kimilerinin gözünde alay, kimilerinin gözünde hafiflik oldu.
Hâlbuki tebessüm; kalpten süzülen, niyetin aynasıdır.
Sevgiyle bakan bir gözün, gönülden taşan halidir.
Dinimizde sadaka hükmündedir, bir gönül kazanır, bir sevap getirir.
Ama toplumun bakışı çoğu zaman farklıdır.
Özellikle kadın tebessüm ettiğinde, çoğu kere yanlış anlaşılır.
Sözle dile getirilmese de bakışlarda saklıdır o kirli zanlar.
Oysa tebessüm, dünyanın her köşesinde ortak bir dildir.
Sevincin, huzurun, kardeşliğin dilidir.
Bizde ise çoğu zaman şüpheyle karşılanır.
Böylesi bir toplumda insanlar gülümsemekten çekinir,
“yanlış anlarlar” diye tebessümünü yutar.
Ama unutmayın: Sevgi bilmeyen, sevgisiz olanlardır böyle düşünen.
Onlar başkasının mutluluğundan değil, mutsuzluğundan beslenir.
Siz aldırmayın.
Çünkü tebessüm bir nurdur; bazen bir kalbi diriltir, bazen karanlık bir gönle ışık düşürür.
Sabah aynaya bakarken, saçınızı tararken, başörtünüzü düzeltirken, traş olurken,
ya da dişlerinizi fırçalarken…
Ne yaparsanız yapın, bir anlığına bile olsa gülümseyin.
Çünkü tebessüm, ömrü aydınlatan bir ışıktır.
İnsana enerji verir, yüreğe huzur katar.
Bu güzelliği kendinizden esirgemeyin.
Herkesin karakteri farklıdır; kimi serttir, kimi yumuşak,
kimi asık çehreyle dolaşır, kimi ise güler yüzle… Ama unutmayın:
Somurtana özenmeyin. “Yanlış anlaşılır” diye kendinizi kasmayın.
Siz kalbinizi biliyorsanız, niyetinizi biliyorsanız, suç sizde değil, tebessümün ardında bile art niyet arayanlarda.
Onlar hasta ruhlardır; Allah şifa versin. Size düşen ise dua etmektir.
Çünkü gülümsemek bir direniştir aslında. Hüzne karşı umut, karanlığa karşı nurdur.
Bir sadakadır, bir ibadettir. Ve bil ki; kendinle mutluysan, kimseyle derdin olmaz.
O halde: Gözlerini aç, gönlünü arıt, niyetini temiz tut.
Aynaya bak, gülümse. Dua et, ışık saç, neşeni koru.
Çünkü tebessüm; hem kalbe şifa, hem ömre berekettir.
Lütfen gülümseyin… lütfen. 🌸
Eski yazilarda esintiler 🙂