Dağlarımız ve Fedakâr İnsanlarımız🌿🍂🌿🍂

İsparta’dan Yazılı Kanyon’a doğru yola çıktık.

Eşimle birlikte dağların tepelerinden aşağıya bakarak ilerliyoruz.

Yol boyunca sessizlik…

sanki sadece biz varız.

Kuşlar, rüzgar ve ara sıra fotoğraf tıklamaları dışında hiçbir ses yok.

Bir ara ben dalıp gittim.

Eşim fark etti ve sordu: “Ne oldu, yoruldun mu?”

“Yok, düşünüyorum,” dedim.

“Neyi?”

“Ya… Senol, burası dağın tepesi, etraf bomboş.

Bir şey olsa arabamız… Ne polis var ne jandarma, hiç kimse yok.”

Haklıydım, böyle  yerlerde kavşaklarda en azından bir bekçi olması gerekir.

Sessizlik içinde konuşmamız burada kesildi.

Ama tam sanirim  on dakika sonra… Arkamızdan bir cıp geçti.

İçinde jandarma dolu.

Bizim yanımızdan geçip gittiler, korna çalarak hemide 🙂

O an anladım ki, dağın tepesinde yalnız hissettiğim o an aslında yalnız değildik. Allah’a hamdolsun

 Hiç ummadığımız yerden bir cıp geçti.

İçinde jandarmalar vardı.

Biz görmemiştik ama onlar oradaydı. Allah hepsinden Razi olsun

O an düşündüm: Bazen insan kendini yapayalnız sanıyor.

Halbuki Rabbimiz, “O size şah damarınızdan daha yakındır” buyuruyor (Kaf, 16).

Biz görmesek de, bilmesek de O hep bizimle.

Dağın tepesinde, çölün ortasında, kalabalığın içinde ya da odamızda…

Biz yalnız değiliz. Rabbimiz daima bizi gözetiyor.

Ve dilerse, hiç beklemediğimiz bir anda yardımını gönderiyor.

Yalnız hissettiğimiz an aslında en çok yalnız olmadığımız andır.

Çünkü o his, bizi Allah’a yönelten, O’na teslim olmaya çağıran bir işarettir.

🌿🍂🌿🍂🌿🍂🌿🌿🍂🌿🍂🌿🍂🌿🌿🍂🌿🍂🌿🍂🌿🌿🌿🍂🌿🍂🌿🍂🌿🌿

 Ateşe Verenlerin Vicdanı

Bir insan düşünün… Elini ateşe uzatsa canı yanar.

Ama bazıları, bile bile koskoca ormanları ateşe veriyor.

Binlerce ağacın, milyonlarca canlının, kuşların, böceklerin, toprağın…

hepsinin yanışını izliyor.

Orman sadece ağaç değildir.

İçinde yaşayan hayvandır, oksijenidir, serin gölgesidir, gelecek nesillerin nefesidir.

Onu yakmak, sadece dalı budağı değil, bütün bir hayatı yakmaktır.

Üstelik o ateşin içinde canla başla çalışan insanlar var.

Kimisi dumandan boğuluyor, kimisi alevin içinde kalıyor.

Birçoğu da görevini yaparken şehit oluyor.

Vazifelerini yaparken, hiç düşünmeden ateşin içine girerken…

Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.

Peki bu ateşi yakanların vicdanı nerede?

Hangi kalp, hangi akıl, hangi ruh bu kadar ağır bir yükü taşıyabilir?

Bir ormanı yakmak, aslında bir ülkenin geleceğini yakmaktır.

Çocukların nefesini, hayvanların yuvasını, toprağın bereketini yok etmektir.

Vicdanı olan biri bunu yapmaz. İnsan olan biri yapmaz.

Bile bile ateşe verenin, sadece ormana değil; insana, vatana, geleceğe de ihanetidir.

O yüzden toplum olarak hem doğamıza sahip çıkmalı, hem de bu ihanetin karşısında dimdik durmalıyız.

Çünkü orman, sadece bizim değil; bizden sonra geleceklerin de emaneti.

Ve emanete ihanet, en büyük vicdansızlıktır.

Selam ve dua ile  

  • Related Posts

    Her Kelime Bir Tohumdur: Ne Ekeceksin?

    Read more

    Yorgunsan dur biraz,

    Read more