Mü’minûn Suresi 115. ayet(“Boşuna yarattığımızı mı sandınız?)

أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَٰكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ
E fe hasibtum ennemâ halaknâkum abesen ve ennekum ileynâ lâ turceûn(turceûne).
Bu ayet, Mü’minûn Suresi 115. ayettir. Meali:

“Sizi sadece boşuna yarattığımızı ve gerçekten bize geri döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”

Açıklama: Allah Teâlâ bu ayette insana, yaratılış gayesini ve hayatın anlamını hatırlatmaktadır.

  • “Boşuna yarattığımızı mı sandınız?” ifadesi, insanın dünyaya sadece yiyip içmek, eğlenmek, çalışmak ve sonunda yok olmak için gönderilmediğini vurgular. Her şeyin bir hikmeti olduğu gibi insanın varlığının da ilahi bir amacı vardır.

  • “Bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” ifadesi ise ahiret gerçeğini ve hesap gününü hatırlatır.

  • İnsan dünyada yaptıklarından sorumlu tutulacak, ölümle hayat sona ermeyecek, asıl ebedî hayat ahirette başlayacaktır.

İnsana Mesajı:

  • İnsan, sorumluluk sahibi bir varlıktır.

  • Yaratılış amacı, Allah’a kulluk etmek ve yeryüzünde imtihanı yaşamaktır.

  • Hayatı oyun ve eğlence sanmak, ilahi gerçeği görmezden gelmek büyük bir aldanıştır.

  • Ayet, gaflete düşen insanı silkeleyerek uyandırır: “Sen başıboş değilsin; dönüş mutlaka Rabbine olacaktır.”

İmam Kurtubî bu ayeti tefsir ederken şöyle der:

“Bu ayet, Allah’ın insanı ciddi bir maksatla yarattığını, kulluk görevini yerine getirip ahirette karşılığını alacağını gösterir. Kim hayatı oyun zannederse, Allah’ın hikmetini küçümsemiş olur.”

Yani bu ayet, insanın sorumluluk bilincini diri tutmak, ahiret inancını pekiştirmek ve hayata ciddiyet katmak için indirilmiştir.

1. Hayata Ciddiyet Katmak

Bu ayet bize, ömrün oyun ve eğlenceyle tüketilecek bir vakit olmadığını hatırlatır. İşimizde, aile ilişkilerimizde, ibadetimizde ciddiyet gösteririz. “Nasıl olsa bir gün hesabını vereceğim” bilinci, yaptığımız işin kalitesini de yükseltir.

2. Sorumluluk Bilinci

Her sözümüzün, davranışımızın kaydedildiğini bilmek, bizi daha dikkatli yapar.

Haksızlık yapmaktan, boş konuşmaktan, başkasına zarar vermekten kaçınırız.

3. Sabır ve Dayanıklılık

Zorluklarla karşılaştığımızda, bu dünyanın geçici olduğunu ve asıl mükâfatın ahirette olduğunu düşünmek, sabır ve direnç kazandırır. “Benim gayem sadece bu dünya değil” diyebilmek insana güç verir.

4. İbadete Değer Vermek

Namaz, dua, Kur’an okumak gibi ibadetler sadece “ritüel” değil, yaratılış gayemizin en önemli parçalarıdır.

Bu ayeti hatırlayan kişi, ibadeti hayatının merkezine alır.

5. Boş İşlerden Uzak Durmak

Sadece vakit öldüren, faydasız meşguliyetlerden uzaklaşmamıza yardım eder.

Çünkü biliyoruz ki, her anımızın bir hesabı var.


👉 Kısaca: Bu ayeti kalbinde taşıyan kişi hayatını daha bilinçli, daha sorumlu ve daha anlamlı yaşar.

“Allah’ım, bizi  boşuna yaratmadığını biliyorum. Bize verdiğin ömrü Senin rızana uygun yaşamayı, ahirette huzurla huzuruna dönmeyi nasip eyle.” Amin

Selam ve dua ile

By ℋ𝒶𝓀𝒾𝓂ℯ 𝒢𝓊𝓁𝓈𝓊𝓂

Hakkımızda Bazen hayat öyle hızlı akar ki değerli anlar elimizden kayıp gider. Burada acele yok. Koşuşturma yok —sadece kelimelerin fısıltısı, suyun üzerinde süzülen yapraklar gibi konan düşünceler ve nefes alan duygular var. Burası gürültüden uzak, sessiz bir sığınak; oturup okuyabileceginiz, ışığın yavaşça içeri süzüldüğünü hissedebileceğiniz bir yer. Kimi cümleler Türkçe, kimileri Fransızca… Çünkü duyguların dili sınır tanımaz. Konumuz mu? Hayat. Ama öyle karmaşık değil, bildiğiniz hayat işte… Sadece hayat. Sevinçleriyle, hüznüyle, bazen bir ayetin huzuruyla, bazen bir hatıranın sıcaklığıyla,bazen de anın acı-tatlı gerçeğiyle. Sizden hiçbir şey istemiyoruz, hiçbir vaat sunmuyoruz. Sadece aralık duran bir kapı var burada; belki unutulmuş bir tebessümü uyandıracak bir cümle, belki de çoktan gitti sandığınız bir dinginlik sizi bekler. Yolunuz buraya düşerse, hoş geldiniz. Bazen tek bir kelime yeter… Eğer kalbinize dokunursa, yol bulunmuş demektir. Belki bugün, belki bir gün 👉 https://hicret.be Gelmezseniz de canınız sağ olsun — Gelmek ya da gelmemek… tamamen sizin hikâyeniz. Ama bilin ki, kapı hep açık 🖊📖⏳🌅☕ “Hoşgelmişen, ne iyi etmişen”