Görünmeyen Yorgunluklar

  • :)
  • Eylül 21, 2025
  • 0 Comments

Hayatın içinde kimi zaman öyle insanlar vardır ki, dışarıdan dimdik görünürler.

Yüzlerinde gülümseme, dillerinde güzel sözler vardır.

Onları gören, hiç yorulmadıklarını, hiç kırılmadıklarını zanneder.

Oysa kalplerinde taşıdıkları yükü kimse bilmez.

Onlar, sevdiklerini mutlu etmek için kendi isteklerinden vazgeçer; “hayır” diyemez ve çoğu

zaman kendi duygularını geri plana atarlar.

Kur’an-ı Kerîm’de Yüce Rabbimiz buyuruyor:

“Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153)

Sabır, müminin en büyük ziynetidir.

Ama unutmamak gerekir ki sabır sınırsız bir yük

taşımak demek değildir. Sabır, tevekkülle birleştiğinde insana huzur verir; ancak sabrın da

bir sınırı vardır. Çünkü insan, yaratılışı gereği hem güçlü hem de kırılgandır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Buhârî, İlim 11)
Sevdiklerimiz için fedakârlık etmek güzeldir, ama kendimizi tamamen yok sayarak başkalarını memnun etmeye çalışmak bizleri tüketir.

Allah katında değerli olan, niyetimizin temiz olmasıdır.

Fakat aynı zamanda bize emanet edilen bedenimizi ve ruhumuzu da korumamız gerekir.

Dışarıdan güçlü görünen herkesin güçlü olduğu anlamına gelmez.

O gülüşlerin ardında saklı bir yorgunluk olabilir.

Onları hafife almak, üzerlerine daha fazla yük koymak büyük bir haksızlıktır.

Belki de asıl erdem, kırılganlığımızı fark etmek ve ona alan açmaktır.

Çünkü insan , en çok sevgiyle ve özenle onarılır.

Bazen insanlar bizden hep güçlü olmamızı bekler.

Ama asıl güç, yorgun olduğumuzu kabul edebilmekte ve Rabbimize sığınabilmektedir.

Dua, müminin silahıdır.

Kırıldığımızda, yorulduğumuzda ellerimizi açıp şöyle demek bile içimizi hafifletir:

“Rabbim, kalbime ferahlık ver, yükümü hafiflet.” (Tâhâ, 25–26’dan ilhamla)

Sabır erdemdir, ama sonsuz değildir.

Sabır, birikmiş öfkeyi, üzüntüyü veya yorgunluğu sünger gibi içine çekerse, bir süre sonra taşar.

Taşmanın biçimi farklı olabilir: susma, uzaklaşma, ani bir itiraf, ya da ilişkiyi sonlandırmak…

İnsanlar genelde bu sonucun nedenini anlamaz; çünkü sebep yılların sessizliği, görünmeyen emek ve söylenemeyen sözlerdir.

Bu yüzden önemli olan, sabrın sınırlarını anlamak ve başkalarının da sınırları olduğunu kabul etmektir.

Sınırlar saygı gerektirir; onlar korunmazsa, ilişkinin dengesi bozulur.

Bazen duyariz “Ben güçlü değilim. Sadece güçlü görünmeye mecburum.” Bu söz, aslında insanoğlunun acziyetini ve Rabbine olan ihtiyacını hatırlatıyor.

Çünkü gerçek manada güçlü olan yalnızca Allah’tır.

Bizler, O’nun kulları olarak zaman zaman yorulur, kırılır, tükeniriz.

Bu, zayıflık değil; insan olmanın bir parçasıdır.

Çünkü biz güçlü değiliz; gücü veren Allah’tır.

Biz sabretmeye çalışırız, ama sabrı lütfeden Rabbimizdir.

Görünmeyen yorgunluklarımızı kimse bilmeyebilir, ama Allah bilir.

Sessiz kaldığımızı, kırıldığımızı, içimizdeki fırtınaları O görür.

Dışarıdan güçlü görünmek zorunda hissetsek de, hakiki güç Rabbimize sığınıp

kırılganlığımızı O’nun rahmetine bırakmaktır.

Unutma ki; gerçek güç, Allah’a tevekkül etmekte ve kalbi O’na teslim etmekte gizlidir.

Selam ve dua ile  

  • Related Posts

    Her Kelime Bir Tohumdur: Ne Ekeceksin?

    Read more

    Bu, bir kısır döngüdür.

    Read more

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir