Selamlar……Dünyanin her biryerinde yasayan kardeslerime 🙂
Kardeşim, eğer Türkiye’de yaşıyorsan, bil ki Milletimiz kendilerini hep hızlı olmak zorunda hissediyorlar.
Yada öyle saniyorlar.
Ve dahası var: Onların ritmine ayak uydurman, hızına yetişmen bekleniyor.
Üstelik sakinliğiniz onların sabrını zorlayabiliyor; size bir şey yapmıyor gibi görünmeniz, onların sinirini daha da bozuyor.
Huuum, uyusuk mu ne! :)Gibigibi mesala
Ama burada bahsedilen hız, sadece bedeninle değil; ruhun, zihnin ve kalbinle de daimî bir uyanıklık demek.
Bir mecaz değil bu; yaşadığımız hayatın en gerçek, en somut gerçeği…
Burası öyle bir yer ki, ne tamamen kurallı ne de tam anlamıyla kural disi.
Bir yandan maraton koşarcasına tempoyu korumaya çalışırsınız,
diğer yandan ise sirk sanatçısı gibi dengede kalmaya çabalarsınız.
Aynı zamanda yolda yürürken sorunları çözmeye, işleri yoluna koymaya çalışan bir yolcusunuz buranın.
Adımlarınızı sağlam basmanız gerekir ama aynı zamanda hafifçe dengede kalmayı da öğrenmelisiniz.
Gözünüz ve kulağınız hep açık olur; bir bakıştan, bir iç çekişten ne demek istendiğini anlarsınız.
Mesela bankaya gittiniz.
Sıra almanız gerekiyor.
Küçük bir işlem, değil mi? Ah, ne kadar da safmışsınız! Önce T.C. kimlik numaranızı yazmanız lazım.
11 haneli, herkesin ezbere bildi.
Siz unuttuysanız, seneden seneye pasaport kuyruğunda bile o numarayı defalarca yazdıysanız, sorun tamamen sizde demektir.
Dedelerimiz, ninelerimiz bile bu numarayı ezbere biliyor, aptal durumuna düşmeyin!
Kendinize bir saat ayırın,numarayı öğrenin; bu sizin hayrınıza olur, bilginiz olsun.
O an islem yaparken tüm sayılar birbirine karışır.
Çünkü arkanızda sıraya dizilen kalabalık, çok geçmeden sizi “nüfus hafızası yetersizliği” yüzünden toplumdan dışlamaya hazır.
İlk deneme yanlış.
İkinci deneme yanlış.
O an tüm sayılar birbirine karışır.
Gözlüğünüzü çıkarırken çantadan elleriniz titrer, gözlüğünüzün camları buğulanır
aklınızda sadece “9” sayısı döner durur, oysa numara 11 hanelidir.
Siz o numaralarla boğuşurken, arkanızda altı kişi belirmiş bile.
İlk denemeniz yanlış olur; herkesin sesi yükselir, en sonunda arkadan biri tatlı bir homurtuyla,
“Yanlış oldu o, öyle yazılmaz…” der.
Tizzzz sesiyle biri.
İşte o an anlarsınız: Sınav başlamıştır.
Homurdanmalar, göz devirişleri, iç çekişler…
Adeta canlı bir sinema gösterimi.
Ama başrolde siz varsınız, film adı:“Fiş Almayı Beceremeyen İnsan.”
Türkiye’de yaşamak, sadece sabretmek değildir.
Türkiye’de yaşamak, aynı zamanda basiretle karar verebilmek,
her durumda hakkı gözeterek tepki verebilmek tabiki
ve her zorlukta tevekkül edip yeniden ayağa kalkabilme dirayetidir.
Çünkü mümin, zorluklar karşısında sabreden, imkân bulduğunda şükreden,
düştüğünde ise Rabbine yönelerek yeniden doğrulan insandır.
Her yeni gün, bir imtihan; her imtihan, bir arınma vesilesidir.
Ve biz biliriz ki, “Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/153)
Burada herkes sabırlıdır gibi görünür ama aslında o sabır, size neredeyse hiç düşmez.
Hata yapma hakkınız vardır, evet; ama sadece bir kere.
İster bankada fiş sırası olsun, istersen sadece kimlik numaranı ezberlememiş ol…
Hiç fark etmez.
İlkinde uyarırlar, ikincisinde göz devrilir,
ama üçüncüde… Artık sabır taşar, “Abi bu kadar da olmaz!
“Kardeşim bu ülkeye hazır değilsin. Git önce T.C. kimlik numaranı öğren, sonra gel “
Önce kendini güncelle..:)
Ve siz, tüm bu küçük sınavlar arasında, gözlüğünüz buğulu parmaklarınız titrek,
ama yine de gülümsemek zorunda kalırsınız.
Bu ülke nasıl bir okulsa, sınavları da hayatın ta kendisi: insan ilişkileri, sabır, hızlı manevra kabiliyeti.
Yani, diplomayı alınca değil, her gün yeniden sınav veriyorsunuz.
Sonuç mu? Öğreniyorsunuz.
Bazen hırslanıp gülerek, bazen için için sinirlenip susarak — ama öğreniyorsunuz.
İsterseniz akide şekeri gibi tatlı, isterseniz biraz buruk; tercih sizin.
“Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır” der peygamberimiz (s.a.v).
Yani sabredin, çünkü meyvesini yemeden önce biraz buruk tadı da almak gerekiyor, hayat işte!
Zamanla öğreniyorsunuz…
Hem sabretmeyi, hem yutkunmayı, hem de yeniden gülümsemeyi.
Çünkü sabır sadece diş sıkmak değil, kalbi de temiz tutmaktır.
Zira “Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153)
Ve bilirsiniz, Allah yanımızdaysa ; düşseniz ne olur, kalkarsınız evelallah.
Selam ve dua ile 🙂