Neden o kadar savundum, bilmiyorum

Selamün aleyküm.

Bu yazıyı geçen hafta yayınlamıştım.

İçime sinmeyen bir şeyler vardı ama “hadi boşver” dedim.

Bu sefer yine içime sinmeyen bir şeyler oldu. “Hadi, hakime yaz, gönder” dedim kendi kendime.

Geçen haftalardan birinde üç harflilerden bir tanesine girdim.

Biliyorsunuz işte, o üç harflilerin mağazalarından birine…

Ardımdan üç çocuk geldi; siz deyin 10-11, ben diyeyim 12-13 yaşlarındalar.

Çocuk oyuncakları gelmişti, raflarda olunca o tarafa yöneldim.

Oyuncaklara bakarken çocuklarla aynı hizadayız.

Onlar da indirimli bir şey almaya gelmişler.

Aldılar; bu arada kendi aralarında konuşuyorlar.

Çocuklardan biri dedi ki: “Ben senden korkmuyorum artık.”

Diğeri, “Neden lan?” diye sordu.“

Neden lan?” diye soran çocuklar… Türkiye’de sayısı bir hayli fazla.

Evet… işte o sihirli kelime: lan.

Küçücük, masum bir hece. Ama Türkiye’nin dört bir yanında yankılanıyor:

Evde, sokakta, okulda, markette…

Hatta bazen babalar bile “Oğlum lan düşeceksin!” diyerek telaşla uyarıyor.

Anne sonra da dönüp “Çocuğum niye böyle konuşuyor anlamıyorum.” diyorlar.

E, çocuk evde minik bir ‘sosyolinguistik laboratuvar’ kurmuş, siz de ana deneklersiniz!

Her gün duygular, öfke, sevgi, şaşkınlık… hepsi “lan” ile paketleniyor

“Aferin lan!” (takdir paketi )

“Git lan oradan!” (öfke paketi )

Vay be lan!” (hayranlık paketi)

Dil gelişimi de haliyle biraz ‘lanlı’ oluyor.

Sonra büyüyünce bu çocuklar patron oluyor, öğretmen oluyor, siyasetçi oluyor…

Bir bakmışsınız, basın toplantısında bile CHP genel baskani geçenlerde “ lan,” beyanalari vardi!

Oysa dil, sadece konuşmak için değil, düşünmek için de kullanılır.

Cümle ne kadar zengin olursa, düşünce de o kadar büyür.

Ama her yere “lan” sıkıştırırsak, düşünce de cümle kadar kısalır.

O yüzden sevgili anne babalar,

Çocuğunuza “lan” demeyi değil, lafla büyümeyi öğretin.

Yoksa ilerde size şöyle derler:

“Sizinki çok efendi, ama biraz… lanlı!” 

Neyse  yaziya dönelim fazla uzadi len:😅

İlki cevap verdi: “Geçen sene küçüktüm, bu sene büyüdüm.

O yüzden korkmuyorum senden.”dedi

Diğeri üzerine yürüdü, şaka olsun diye.

Ben ve yanımdaki kadın tam “Şşt çocuklar!” diyeceğimiz sırada içeriye bir adam girdi.

Girer girmez çocukların hâlini görüp bağırmaya başladı:

“Terbiyesizler!” falan dedi.

Çocuklarla beraber hepimiz oyuncak reyonunun başından ayrıldık. 🙂

Neyse, uzatmayayım…

Adam bir takıldı, peslerine “İşte sizin nesil!” deyip çocuklara ha bire saydırmaya başladı.

Küfür yok ama söyledikleri yenilir yutulur cinsten de değil.

Güya onlara “terbiye” veriyor…

Çocuklardan biri dayanamayıp, yani yeni jenerasyon   farkli tabiki

“Sanane amca, biz kendi aramızda oynuyoruz.

Sen niye karışıyorsun?” dedi.

Sonra çıktılar gittiler mazadan….

 Adam bu sözü bir türlü hazmedemedi.

“Sende  çık git degil mi?  Peynir reyonundan ayrılamadım  bende.

Aradığım peyniri bulmaya çalışırken bir yandan adamın sözlerini duyuyorum.

“Hadi boşver,” deyip reyondan ayrıldım ama adam hâlâ konuşuyor:

“Utanmazlar! Saygısızlar! Saygı yok bunlarda!”

Dayanamadım, döndüm ve dedim ki: “Bakın, saygı duyulmak için önce sevgi mi göstersek acaba?

Hani şu dillerimize biraz merhamet mi giydirsek.

Ne dersiniz?

Yüzümüzde de bir gülümseme fena olmazdı hani  degil mi?

Bence, nacizane diyorum ki , saygı görmek istiyorsanız sevgi göstermeniz gerekir.

Dedim demesine de

Ama adam hâlâ mağazanın içindeydi.

“Çıkarken söylesene bunları, şimdi mi geldin aklına?” 

Hakime  ne diyim ben sana 🙂

Sonra başladı yine: “Ben mi suçluyum şimdi?”

Kasaya geldim, ama sanki uyanılmayan bir rüyadayım…

Uyanmak istersiniz de uyanamazsınız ya, öyle.

Kasada bir türlü çıkamadım.

Adam elini kolunu sallaya sallaya, kasaya geldi  hiç birsey  almadan  yolda kavga eden çocukları gösteriyor  bana

“Bak, savunduğun çocuklara bak, nasıl dövüşüyorlar!”Hala ….

Döndüm, dedim ki:

“Siz demiyor musunuz zaten ‘çocuk’ diye?

Bak, onlar çocuk. Çocuk dövüşür, sonra barışır.

Adı üstünde, çocuk onlar.

Ne yapalım şimdi? Uyarmak ayrı, hakaret etmek ayrı.

Kusura bakmayın ama en çok hakareti siz ettiniz çocuklara karşı.”

Bir yandan kasadaki kız diyor:

“Abla, bunun fiyatı belli değil, bakıp geleyim.”

Gitti, gelmedi.

Bir havlunun fiyatını bakmaya gitmişti, sanki Denizli’ye fabrikasina   gitti sordu

Adam hâlâ konuşuyor:“Bunlar aile terbiyesi almamış, aile terbiyesi yok bunlarda!diyor

“Siz almışsınız da ne olmuş?!” Dedim 

Sazan miyim tabiki  içimden dedim 

“Bakın, sizde de pek bir etkisi kalmamış belli ki…terbiyeniz ”

Ama mağazanın başıma yıkılmaması için sadece içimden söyledim bunlari 🙂

Neyse, adam gitti. 

Sıradaki kadınlar,

“Haklısınız vallahi,” dediler bana.

Bende  manali yüzlerini baktim  neyi savunuyorsunuz artik adam gitti

Adam gittikten sonra nedense kız geldi:

“Havlunun fiyatını bulamadım abla,” dedi.

“Sorun yok,” dedim, “almayıveririm.”

Çıkamadım mağazadan…

Tekrar ediyorum: Bir rüyaya girersiniz de uyanamazsınız ya, öyle.

Çocuklarımın düğünlerinde çok görürdüm öyle rüyalar.

Elbisemi arardım, ruya  boyunca  ya da düğün bitmiş olurdu gittiğimde.

Tuhaf tuhaf rüyalar işte…

Ay, ben bunu neden yazdım bilmiyorum.

Çocukları tanımam, adamı hiç tanımam.

Neden o kadar savundum, bilmiyorum.

Çocukların bundan haberi bile yok 🙂

Neyse, çıkabildim mağazadan.

Şenol arabada bekliyordu.

“Ne oldu, çıkmak bilemedin?” dedi.

“Sana  da  öyle geldi,” degilmi?

Sadece   ben  değilmiş  böyle hisseden … bunu  fark ettim.

“Bir daha gelmeyeceğim bu üç harflilerin mağazasına,” dedim kendi kendime.

Neden  diye sordu  Şenol,

Hem ekonomik çarpıyorlar, hem de müşterisini.

Şenol, “Ne diyorsun sen?” dedi.

“Evde anlatırım,” dedim.

Yoldan geçerken ilkindi ezanı okunmuştu.

Mağazadaki çocukları gördüm, abdest alıyorlardı.

Caminin köşesinden dönene kadar arabamiz…

“Şükür, elhamdülillah,” dedim, onları seyrettim.

Neden savundum, aslında biliyorum.

Çocukken anne babam yoktu benim  varlardi  fizik olarak

Annem başka evlatlara annelik yapardı; babam ise…

Yattıkları yer cennet, mekânları nur olsun.

Ben onlardan razıyım, Rabbim de onlardan razı olsun.

O yüzden çoğu zaman haksız yere çok suçlanır,

Başkalarının hataları bile benim üzerime bırakılırdı.

Sesimi çıkaramazdım, sadece içim yanardı.

O gün mağazada o çocukları görünce,

İçimdeki eski ben canlandı sanki.

Korkusuzca konuşan, kendini savunan o küçük çocukta,

Bir zamanlar susmak zorunda kalan hâlimi gördüm.

Belki de onları değil… kendimi savundum.

Fark ettim ki, çocukların özgüveni tavan yapmış! “Neden lan?” diyorlar, bakıyorsun, küçük

avukat gibi savunma yapıyorlar.

Adam karıştı, çocuk hemen: “Sanane amca, kendi aramızda oynuyoruz!”

Bizim zamanımızda bir büyüğe öyle konuşmak…

Hadi canım! Onu söylemek bir cesaret değil, yaşam riskiydi.

Yediğin tokatla sadece odan değil, ruh hâlin de ışınlanırdı başka alemlere.

Ama devir değişti.

Şimdi karşımızda “özgüveni tavan yapmış mini avukatlar” var.

Elini beline koyup, gayet ciddi bir tonla: “Sanane amca, ben haklıyım!”

O an biz yetişkinler sadece bakıyoruz…

Gözler büyümüş, ağız hafif açık, iç ses diyor ki:  “Bu çocuklar bizden daha hazır hayata…”

Eskiden ders veren bizdik,  şimdi ders dinleyen biz olduk.

Onlar tam gaz, bizse sinyal vermeyi unuttuk.

Ama belki de bu iyi bir şeydir, kim bilir?

Belki biz fazla “sus” diyorduk,  şimdi onlar fazla “sanane” diyor…

Ortasını bulursak, işte o zaman gerçekten büyümüş olacağız.

Çocukları öylesine savundum.

Yaralarım sızlamıştı, evet… Ama bu sefer acıtmadı.

Sanki o eski yaralar,

Bir başkasına sahip çıkınca biraz iyileşti.

Belki de bazen bir yabancının sesinde

Geçmişin yankısını duyarız.

Ve o an, yıllar sonra bile,

Kalbimiz “Artık büyüdüm,” der sessizce.

Ve o büyüme, öyle bir huzur bırakır ki;

Selam ve dua ile 🙂

𝓗𝓪𝓴𝓲𝓶𝓮 𝓖𝓾𝓵𝓼𝓾𝓶 𝓗𝓲𝓬𝓻𝓮𝓽

  • İlgili Yazılar

    Aleyküm enfüseküm…(Siz kendinize bakın…)

    Read more

    Mal ve Davranışta Sadaka

    Read more

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    You Missed

    Aleyküm enfüseküm…(Siz kendinize bakın…)

    • Aralık 14, 2025
    • 0
    • 82 views

    Mal ve Davranışta Sadaka

    • Aralık 14, 2025
    • 0
    • 62 views

    Bir Bahçede Üç Zaman

    • Aralık 13, 2025
    • 0
    • 81 views

    İyilik, bir karakter meselesidir

    • Aralık 12, 2025
    • 0
    • 78 views

    Sünnetin güzelliklerinden bazıları

    • Aralık 12, 2025
    • 0
    • 63 views

    Zikir sadece söz değildir

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 44 views

    La Bonté : Tout Commence par le Caractèr

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 67 views

    Sözün Ağırlığı ve Kalbin Dili

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 89 views

    Allahumme cal fi kalbi nûran, ve cal fi sadri feracen ve surûran.

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 71 views

    Bunu al, şunu da al, trend bu, onsuz olmaz…

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 70 views

    İnsan Vardır Huzur Verir…

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 71 views

    Allah’a tevekkül ederek yapılan gayret

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 138 views

    Her yaptığının bir bedeli vardır;

    • Aralık 9, 2025
    • 0
    • 66 views

    Hurafe karanlıktır, bâtıl karanlıktır.

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 63 views

    Utanmadıktan sonra dilediğini yap.

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 49 views

    Sünnet-i Seniyye,

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 63 views

    Kalbin Elhamdülillah Dediği Vakit

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 75 views

    Allâhümme rahmeteke ercü felâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin

    • Aralık 7, 2025
    • 0
    • 76 views

    Bu yaşa gelmişsin, hâlâ Türkçe öğrenmedin mi sen?

    • Aralık 7, 2025
    • 0
    • 96 views

    Artık koşturmama gerek yok

    • Aralık 6, 2025
    • 0
    • 86 views

    👉 “Söylentilere değil, gerçeğe kulak vermek.

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 88 views

    Manevi huzur aynı zamanda teslimiyettir.

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 71 views

    Écouter la vérité, non les rumeurs

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 77 views

    Evet ya… Bu iyi hissettirdi

    • Aralık 4, 2025
    • 0
    • 87 views

    Dost arıyorsan Allah yeter, destek bekliyorsan Allah yeter.

    • Aralık 4, 2025
    • 0
    • 77 views

    La valeur de l’honnêteté face à la triche

    • Aralık 3, 2025
    • 0
    • 57 views

    Hile Karşısında Dürüstlüğün Değeri

    • Aralık 3, 2025
    • 0
    • 64 views

    Le mot “niyet” ou “niyyet”

    • Aralık 2, 2025
    • 0
    • 55 views

    Est-ce que quelqu’un va le remarquer ?

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 71 views

    Ego karışmaz, beklenti yoktur, hesap yoktur.

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 68 views

    Acaba beni fark ederler mi?🌼🌼🌼

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 77 views

    Kötülüğü en güzel olanla sav.

    • Kasım 30, 2025
    • 0
    • 95 views

    Kevser Sûresi – Günlük Hayatta Yaşamak İçin Pratik Rehber

    • Kasım 30, 2025
    • 0
    • 31 views

    Selamün aleyküm. Ve aleyküm selam.

    • Kasım 28, 2025
    • 0
    • 89 views

    Vivre en conscience : chaque instant compte

    • Kasım 27, 2025
    • 0
    • 70 views

    Bilinçli yaşamak: Her an önemlidir.

    • Kasım 27, 2025
    • 0
    • 65 views

    Însan, en çok kendi nefsine nasihat etmeli…

    • Kasım 26, 2025
    • 0
    • 76 views

    Bazen insan, en çok kendi nefsine nasihat etmeli…

    • Kasım 26, 2025
    • 0
    • 14 views

    “Bir sandalda iki kürek” meselesi…

    • Kasım 25, 2025
    • 0
    • 65 views

    Kırmaya değil, onarmaya; incitmeye değil, gönül almaya değer.

    • Kasım 24, 2025
    • 0
    • 86 views

    Dans un jardin, trois temps

    • Kasım 23, 2025
    • 0
    • 61 views

    Orada kazanç iyi değil mi?”

    • Kasım 22, 2025
    • 0
    • 103 views

    Güzel düşünen güzel görür, güzel gören güzel yaşar

    • Kasım 19, 2025
    • 0
    • 95 views

    Olayları İyiye Yormak Nasıl Bir Ahlaktır?

    • Kasım 19, 2025
    • 0
    • 29 views

    kısmen katılıyorum, kısmen de katılmıyorum

    • Kasım 18, 2025
    • 0
    • 227 views

    Gönülden gönüle yol olur.

    • Kasım 18, 2025
    • 0
    • 99 views

    Kural mural yok arkadaşım.

    • Kasım 16, 2025
    • 0
    • 127 views

    Dua Evrensel Bir Dil

    • Kasım 15, 2025
    • 0
    • 96 views

    Güle güle diyelim gidenlere

    • Kasım 13, 2025
    • 0
    • 114 views

    “Belki bunda da bir hayır vardır.”

    • Kasım 13, 2025
    • 0
    • 69 views

    Kadın da yapsa yanlıştır, erkek de.

    • Kasım 11, 2025
    • 0
    • 121 views

    İyi insan olmak, bir ömür boyu süren sessiz bir yolculuktur.

    • Kasım 9, 2025
    • 0
    • 139 views

    Kişisel Gelişiyoruz da Nereye Kadar?

    • Kasım 9, 2025
    • 0
    • 175 views

    Peygamberimizin Akşam Uyarısı

    • Kasım 8, 2025
    • 0
    • 96 views

    🌾Koruk, ekşidir; 🌾

    • Kasım 8, 2025
    • 0
    • 104 views

    Bugün Başla, Yarına Bırakma

    • Kasım 7, 2025
    • 0
    • 108 views

    🌸Bir selam verirsin kardesine, “Cuman mübarek olsun” dersin🌸

    • Kasım 7, 2025
    • 0
    • 148 views

    En Değerli Şeyi En Kolay Şekilde Erteliyoruz: Sağlık

    • Kasım 4, 2025
    • 0
    • 121 views

    En Sessiz Ama En Değerli Organın Beyin…

    • Kasım 3, 2025
    • 0
    • 88 views

    Hüznün En Güzel Hâli🍂🍂🍂

    • Kasım 3, 2025
    • 0
    • 80 views

    Beyin… Allah’ın sana emanet ettiği mucize.

    • Kasım 2, 2025
    • 0
    • 109 views

    Küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek

    • Kasım 1, 2025
    • 0
    • 143 views

    Neden o kadar savundum, bilmiyorum

    • Kasım 1, 2025
    • 0
    • 164 views

    Bilenler bilir…🍂🌾🍁🌸

    • Ekim 31, 2025
    • 0
    • 97 views

    Korumalı: Yanında huzur bulduğun bir insan varsa, orası senin tatilindir.

    • Ekim 31, 2025
    • 0
    • 135 views

    Fe teʿâlallâhu el-meliku’l-hakku…

    • Ekim 29, 2025
    • 0
    • 255 views

    Adı vicdandır.🌸🌸🌸

    • Ekim 26, 2025
    • 0
    • 137 views

    Korumalı: Rabbim kalemimizi daima hayra vesile kılsın.

    • Ekim 26, 2025
    • 0
    • 94 views

    Hâlbuki insan, dışarıdan bir cümle kadar basit

    • Ekim 25, 2025
    • 0
    • 175 views

    Doğru Muyduk Bugün?

    • Ekim 24, 2025
    • 0
    • 158 views

    Kimiz biz? Birbirine üstünlük taslayan,

    • Ekim 24, 2025
    • 0
    • 144 views

    Dürüstlük, Müslüman’ın süsüdür.

    • Ekim 23, 2025
    • 0
    • 75 views

    BİR LİRALIK İMTİHAN

    • Ekim 23, 2025
    • 0
    • 109 views

    Hakkını Yediğin Her Kul

    • Ekim 22, 2025
    • 0
    • 100 views

    “Ve yeşfi sudûre kavmin mu’minîn…”(et-Tevbe, 14) ayeti

    • Ekim 21, 2025
    • 0
    • 134 views

    Konforlu Nankörlük

    • Ekim 21, 2025
    • 0
    • 88 views

    “Haydi felaha!”

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 158 views

    Günde Beş Defa Çağrılıyoruz… Cevabımız Ne?

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 90 views

    Secdeyle Huzur Bulmak

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 88 views

    Arşivden Çıkan Satırlar

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 114 views

    Rükû: Bir Kulun Boyun Eğişi

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 86 views

    Bir nevi “dünya molası” gibi.

    • Ekim 19, 2025
    • 0
    • 102 views

    Sen zenginsin. Hem de en hakikisinden.

    • Ekim 19, 2025
    • 0
    • 174 views

    “Allah İçin Mi, İnsanlar İçin Mi?”

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 90 views

    Herkesin bir kıblesi vardır.

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 161 views

    Quelle belle époque vivons-nous, n’est-ce pas ?

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 129 views

    Ne güzel bir çağ değil mi?

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 148 views

    “Hadi abdest alalım” dedik, peki ne yapmamız şart?

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 144 views

    Gusül Nedir? Neden Gerekir?

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 102 views

    Bir uyanış, bir hatırlatış…

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 220 views

    Qui suis-je ?” – Le début d’un voyage intérieur

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 145 views