Kâfirûn Suresi
1-Kul yâ eyyuhel kâfirûn
2-Lâ a‘budu mâ ta‘budûn
3-Ve lâ entum âbidûne mâ a‘bud
4-Ve lâ ene âbidun mâ abedtum
5-Ve lâ entum âbidûne mâ a‘bud
6-Lekum dînukum ve liye dîn
Meâli (Türkçe anlamı)
1-De ki: Ey kâfirler!
2-Ben sizin taptıklarınıza tapmam.
3-Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmezsiniz.
4-Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
5-Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmezsiniz.
6-Sizin dininiz size, benim dinim bana
🌿 Kâfirûn Suresi: İçten bir duruşun ifadesi
Kâfirûn Suresi aslında çok kısa ama bir o kadar da net bir duruşu anlatır.
Bu sureyi okuduğunda insan şöyle hisseder:
“Ben kimim, neye inanıyorum ve sınırlarım nerede başlıyor?”
Sure, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) müşriklerin yaptığı bir teklife bir cevap niteliğindedir. Müşrikler şöyle demişti:
“Bir yıl sen bizim putlarımıza tap, bir yıl da biz senin Rabbine tapalım.
Anlaşalım, orta yolu bulalım.”
Yani bir ödün istediler.
“Biraz senin dediğin, biraz bizim dediğimiz olsun” demeye getirdiler.
İşte Kâfirûn Suresi tam bu noktada indi.
Ve mesajı çok açıktı:
“Benim inancım pazarlık konusu değildir.”
Surenin her ayeti, bir duruşun altını kalın çizgilerle çizer.
“Ben sizin taptığınıza tapmam.”
Yani: Ben kim olduğumu, neye inandığımı biliyorum. İnancımı sırf uyum sağlamak için değiştirmem.
“Siz de benim kulluk ettiğime kulluk etmezsiniz.”
Bu da şu demek: Herkes kendi yolunda, ben kendi yolumda. İnanç zorla olmaz.
Tekrar tekrar aynı cümlelerin söylenmesi bir kesinliği, bir netliği vurgular.
şöyle der: “Benim yolum belli. Sizin yolunuz belli.
Söz konusu inanç olduğunda arada bir buluşma noktası yok.”
Bu aslında büyük bir özgürlük ilkesidir.
Kimse kimseyi zorlamıyor.
Kimse kimsenin alanına girmiyor.
Bir dayatma yok. Bir kavga yok.
Sadece duruş, saygı ve netlik var.
Son ayet: Herkese kendi yolu “Sizin dininiz size, benim dinim bana.”
Bu ayet hem bütün çatışmaları bitiren bir cümle hem de muazzam bir hoşgörü mesajıdır.
Şunu söyler: Benim inancım belli. Sizin yolunuza karışmam ama siz de benim yolumu değiştirmemi beklemeyin.
Bu tutum, insanın kendi değerlerine sadık kalmasıdır.
Dış baskılar ne olursa olsun, kendi hakikatinden ödün vermemesidir.
Bugünün insanına ne söyler?
Kâfirûn Suresi modern insana şunu hatırlatır:
İnancın ve değerlerin pazarlık konusu değildir.
Kimseyi zorlamadan kendi yolunda yürüyebilirsin.
Başkalarının seni değiştirme çabası karşısında sakin ama net olabilirsin.
Herkesin yoluna saygı duyabilirsin ama kendi yoluna sahip çıkmalısın.
.Aslında Kâfirûn Suresi’nin özü tam olarak bu sorunun cevabıdır.
Sure, insanın kendi değerlerine, inancına ve kimliğine sadık kalma duruşunu anlatır.
Hayat boyunca birçok seçim yapıyoruz: kiminle konuşacağımızdan hangi yolda ilerleyeceğimize kadar…
Bazen kendi iç sesimizi dinleyip adım atıyoruz, bazen de etrafımızdakilerin beklentilerini yerine getirmek için kendimizi zorluyoruz.
Kimi zaman farkında bile olmadan başkalarının çizdiği sınırların içinde yaşamaya başlıyoruz.
Oysa insanı insan yapan, karakterini belirleyen şey kendi değerlerine sadık kalabilmesidir.
İçimizde bizi yönlendiren o sessiz ama güçlü pusula, gerçek benliğimizi hatırlatır.
Ve günün sonunda herkes aynı soruyla yüzleşir:
Değerlerimize göre mi yaşıyoruz, diğerlerine göre mi yaşıyoruz?
Ama Kâfirûn Suresi şunu hatırlatır:
Kendi değerlerine sadık kal.
Başkasının değerini taklit ederek kendini kaybetme.
İçindeki doğrular, dışarıdaki baskılardan daha önemlidir.
Bu sure, bir kavga ya da karşı duruş sureti değildir.
Aksine, netlik, özgürlük ve ilkeli duruş suresidir.
Kâfirûn Suresi’nin verdiği cevap çok berraktır:
Kendi yolun belli olsun.
Kimin için yaşadığını bil.
Kendi doğruların ile başkalarının baskılarını birbirine karıştırma.
İnançta, ahlakta, duruşta “orta yol” olmaz.
Kendi kimliğini korumak, başkalarına saygısızlık değil; kendine sadakattir.“
Kendi değerlerine sahip çık.
Selam ve dua ile