🌿 KALEM SÛRESİ 17–29 – Meâl
17. Biz, o bağ sahiplerini sınadığımız gibi onları da sınadık. Hani sabah erkenden mutlaka ürünlerini toplayacaklarına yemin etmişlerdi.
18. Hem de hiçbir istisna (inşâallah) yapmadan.
19. Onlar uyurken Rabbin tarafından (bağı) kuşatan bir afet geldi,
20. ve bahçe kapkara kesildi (tamamen yok oldu).
21. Bunun üzerine sabah birbirlerine seslendiler:
22. “Eğer ürünleri devşirecekseniz erkenden bağınıza gidin!”
23. Gizlice konuşarak yola çıktılar:
24. “Sakın bugün hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın!”
25. Yoksulları engellemeye güç yetireceklermiş gibi erkenden gittiler.
26. Bahçeyi görünce, “Herhalde yanlış yere geldik!” dediler.
27. “Hayır, (burası orası ama) biz mahrum bırakıldık!”
28. İçlerinden en olgun olanı dedi ki: “Ben size: ‘Allah’ı tesbih etmeli değil miydiniz?’ dememiş miydim?”
29. Dediler ki: “Rabbimiz her türlü noksandan münezzehtir; doğrusu biz kendimize zulmetmişiz.”
📖 KALEM SÛRESİ 17–29 – Tefsir (Açıklama)
Bağ sahipleri kıssasının arka planı
Bu âyetlerde, Mekke müşriklerine bir uyarı olmak üzere, önceki bir topluluğa ait ibretlik bir olay anlatılır.
Rivayetlere göre Yemen’de veya Tihâme bölgesinde zengin bir adamın büyük bir bahçesi vardı; bu bahçeden elde
ettiği ürünün bir kısmını her yıl fakirlere dağıtırdı.
Adam öldükten sonra mirasçıları, babaları gibi davranmak istemediler ve fakirlere bir şey vermemeyi planladılar.
17–18. âyetler: “İnşallah” demeden yemin ettiler
Bağ sahipleri sabah erkenden gidip fakirlere bir şey verilmeden tüm mahsulleri toplayacaklarına kesin bir şekilde yemin ettiler, fakat Allah’ın takdirini hesaba katmadılar; yani “inşâallah” demeyi unuttular.
Bu, Kur’ân’ın birçok yerinde geçen ilkeye işaret eder:
Bir işe kesin hüküm verirken Allah’ı hesaba katmamak kibir doğurur.
19–20. âyetler: İlâhî imtihan
Onlar uyurken, bahçeyi ilâhî bir afet (kimine göre yangın, kimine göre kuraklık veya dolu) sardı ve bahçe karanlık kül gibi oldu.
Buradaki amaç ceza değil, uyarı ve imtihandır.
21–24. âyetler: Fakirleri engelleme planı
Sabah erkenden kalkıp gizlice konuşarak bahçeye gittiler. “Bugün hiçbir fakir içeri girmesin!” diyerek cimriliklerini birbirlerine telkin ettiler.
Onların bu tutumu, Kur’ân’da bencillik ve cimriliğin tipik örneği olarak gösterilir.
25. âyet: Kendilerini güçlü zannetmeleri
“Güç yetireceklermiş gibi” sözü, onların kibirli özgüvenine işaret eder:
Sanki tüm güç ellerindeymiş ve her şey kendi kontrollerindeymiş gibi davrandılar.
26–27. âyetler: Gerçeği görünce
Bahçeyi görünce önce şaşırıp yanlış yere geldiklerini sandılar.
Sonra gerçeği anladılar:
Allah onları mahrum bırakmıştı.
Çünkü onlar da fakirleri mahrum bırakmayı planlamışlardı.
28–29. âyetler: Olgun olan kardeşin nasihati
Aralarından en akıllı olan kişi şöyle dedi:“Ben size Allah’ı tesbih etmenizi (O’na isyan etmemenizi, O’nun hakkını tanımanızı) söylemedim mi?”
Onlar yaptıkları hatayı anladılar: “Rabbimiz münezzehtir. Biz zalimlerdenmişiz.”
Yani:Zulüm önce kendilerine olmuş, kendi rızık kapılarını kendileri kapatmışlardı.
Bu kıssanın mesajları
Kur’ân bu kıssa ile çok derin mesajlar verir:
✔ 1. Rızık Allah’ın elindedir; kesin konuşmamak gerekir.
“İnşâallah” demeden kesin hüküm verenler hata eder.
✔ 2. Cimrilik nimeti yok eder.
Fakirleri engelleme niyetleri, onların en büyük bereket kapısını kapattı.
✔ 3. Günahın cezası niyete göre bile gelebilir.
Onlar henüz bahçeye bile gitmeden ceza/imtihan geldi.
✔ 4. Olgun bir mümin uyarı yapar.
“Ortasındaki” kişi, aklı başında müminin örneğidir.
✔ 5. Tevbe edenler için kapı açıktır.
Son âyette, bağ sahipleri hatalarını kabul edip Allah’ı tesbih ettiler. Bu tevbenin başlangıcıdır.