SELAMIN GÜZELLİĞİ
“Selâmün aleyküm”… Sadece iki kelime gibi görünür ama içinde bir ömürlük iyilik, bir yürek dolusu dua taşır.
Biz bazen fark etmeyiz; alışmışızdır, günlük bir söz gibi söyler geçeriz.
Ama aslında “selâm”, karşındakine “Sana zarar gelmesin, kalbin huzur bulsun, Rabbim seni korusun” demektir.
Bir insanın bir başka insana verebileceği en nazik, en temiz temennidir.
Bugün çoğu zaman “Merhaba” diye cevap veriliyor.
Evet, “merhaba” da güzeldir, incelik taşır…
Ama selâmın taşıdığı derinlik, kalbe dokunan o sükûnet, o dua nefesi…
Onu biz bile anlatamamışız birbirimize;
kendi hazinemizi kendi elimizle unutmuş gibiyiz.
İnsanı biraz hüzünlendiriyor bu durum.
Oysa selâm, bir gönülden diğerine uzanan ışık gibi,
eşikten içeri huzur taşıyan bir meltem gibi… İki kelimede: barış, dua, emanet, güven…
İnsanın insana verebileceği en saf hediyeler var içinde.
“Selamün aleyküm”
İnsanın dilinden dökülen en ince, en temiz,kelime en güzel en derin dua…
Bir karşılama değil sadece; bir yüreğin başka bir yüreğe uzanma biçimi.
Bir müminin, başka bir mümine sunduğu en değerli hediye.
Çünkü selam, Allah’ın kullarına ikram ettiği barışın, huzurun ve güvenin kelime hâlidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) selamı o kadar severdi ki, bir topluluğun yanından geçince, bir eve girince, bir çocuğu görünce, bir gencin gözlerine bakınca…
Her defasında dudaklarından aynı güzellik dökülürdü:“Es-selâmu aleyküm.”
Bu sadece bir söz değildi.
Kalpten kalbe giden bir dua, bir rahmet çağrısıydı.
Çünkü “selam” demek;
“Allah seni korusun, yüreğine huzur versin, yoluna barış katsın.” demektir.
Yani bir insanın, başka bir insana söyleyebileceği en zarif, en samimi temennidir.
“Merhaba” elbette güzel bir kelimedir.
Ama “selam” başka bir şeydir…
İnsanı insanla değil, insanı Allah’ın rahmetiyle buluşturan bir köprü gibi.
Ezanın sedasında, duanın sıcaklığında, müminin kalbinde yankı bulan bir söz.
Selam verdiğinde aslında şunu söylersin: “Ben sana kötülük düşünmüyorum.
Ben senden eminim, sen de benden emin ol.”
İşte bu yüzden selam, müminin alametidir; kardeşliğin, muhabbetin ve güvenin işaretidir.
Ne güzel buyurmuş Efendimiz (s.a.v.): “Aranızda selamı yayınız.”
Çünkü selam yayıldıkça, kalpler yumuşar; nefret söner, kırgınlık erir.
Ve dünya biraz daha güzelleşir.
O halde…
Kalbimizden dilimize düşen o güzel cümleyi eksik etmeyelim:
“Selamün aleyküm” çok derin ve güzel bir ifadedir.
Arapça kökenlidir ve “Allah’ın selamı, esenliği, güveni,
barışı üzerinize olsun” anlamına gelir.
Yani karşınızdaki kişiye sadece bir “merhaba” değil; duâ, barış, huzur ve emniyet temennisi vermiş olursunuz.
“Selamün aleyküm” ne demektir?
Selâm: Barış, huzur, esenlik, güven.
Aleyküm: “Üzerinize olsun” demektir.
Birlikte anlamı: “Sizin üzerinize Allah’ın esenliği, barışı ve rahmeti olsun.”
Bu nedenle Dinimiz de selamlaşma bir ibadettir, bir dua niteliğindedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nasıl selam verirdi?
Peygamberimiz (s.a.v.) genellikle “Es-Selâmu aleyküm” veya daha faziletli olan
“Es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah” şeklinde selam verirdi.
Bu da selamın ne kadar değerli olduğunu gösterir.
“Merhaba” ile farkı nedir?
“Merhaba” güzel bir nezaket ifadesidir ama dua anlamı taşımaz.
Selam ise bir mümine müminin duasıdır.
Belki de bu yüzden unuttuğumuz her selâm,
küçük bir güzelliğin sessizce kayboluşu gibi geliyor insana.
Ve her hatırlanan selâm,
kalbi yeniden ısıtan, ruhu tazeleyen bir merhamet hatırlatması…
Selâm, sadece bir söz değil;
bir kalbin diğerine açtığı huzur kapısıdır.
“Selamün aleyküm”