Selamun aleykum
Aslında hepimizin kalbinde sessizce aradığı; bazen bir nefes kadar yakın, bazen de sanki elini uzatsan dokunamayacak kadar uzak sandığı bir nimettir.
Dinimize göre manevi huzur, insanın Rabbine güvenmesiyle, O’nun merhametini ve kudretini hatırlamasıyla kalbe inen o ince sükûnettir.
Çünkü Kur’an’da “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” buyrulur.
Bu ayet, bize kalbin gerçek yuvasının Rabbini hatırladığı o an olduğunu fısıldar.
Hayatın koşuşturması içinde yorulduğumuz, içimizin sıkıştığı, farkında bile olmadan derin bir yük taşıdığımız zamanlar olur.
Tam da o anlarda insan Rabbine yönelirken, bir dua ederken ya da içinden sadece “Allah’ım…” diye geçirdiğinde bile kalbine ferahlığın işlediğini hisseder.
Çünkü kulun en derin huzuru, Rabbinin yakınlığını fark ettiği anda başlar.
O yakınlık öyledir ki, insanın içindeki fırtınayı sakinleştirir, dağınık duyguları toplar, kalbe sıcak bir dokunuş bırakır.
Manevi huzur aynı zamanda teslimiyettir.
Her şeyin Allah’ın bilgisi ve izniyle olduğuna inanmak, başa gelen her hayırda ve her zorluğun içinde bir hikmet bulunduğunu kabul etmektir.
Bu teslimiyet kalbi hafifletir; insan artık hayatın yükünü kendi başına taşımadığını hisseder.
Çünkü bilir ki Allah kula şah damarından daha yakındır ve her zaman bir çıkış kapısı gösterir.
Bazen huzur küçük anların içine gizlenmiştir:
Sessiz bir sabah vaktinde edilen dua…
Seccadeye düşen bir damla gözyaşı…
Yetimin başını okşamak…
Kimselere söylemeden yapılan küçük bir iyilik…
İşte o anlarda kalbe öyle bir nur iner ki, insan ne olduğunu kelimelere dökemez; sadece içinin ısındığını, ruhunun hafiflediğini hisseder.
Dinimizde manevi huzur, iyi bir kul olma gayretiyle de güçlenir.
Namazı ihlâsla kılmak, helal lokma yemek, gönül kırmamak, affetmek, sabretmek…
Bütün bu güzel hâller insanın kalbini arındırır.
Dertler küçülür, bakışın güzelleşir, hayatın berraklaşır.
Ve bazen huzur, Allah’ın kuluna sessizce lütfettiği bir hediyedir.
Bir bakarsın hiçbir şey değişmemiş ama sen değişmişsindir.
Kalbin daha sakin, daha umutlu, daha güçlüdür.
İşte o hâl, manevi huzurun kendisidir.
Rabbim hepimize kalbimizi O’na yaklaştıran, içimizi ferahlatan, ruhumuzu güçlendiren o güzel huzurdan bolca nasip etsin.
Çünkü dünya gelip geçici; ama Allah’a dayanan bir kalp asla sahipsiz kalmaz.
Bazen insanın içinde tarif edemediği bir boşluk olur…
Kalabalıkların içinde bile bir yalnızlık hissi…
Herkes gülerken içten içe ağlamak…
İşte o anlarda insan en çok Rabbinin “Ben buradayım” diye dokunuşuna muhtaç olur.
Allah kuluna öyle merhametle yaklaşır ki, dilin konuşmasa bile halini duyar; gözünden yaş düşmeden önce acını bilir.
Biz çoğu zaman huzuru uzaklarda, insanlarda, dünyalık şeylerde ararız.
Oysa asıl huzur, kalbin içinde Allah’a açılan küçük bir kapıdadır.
O kapıyı araladığında dünya aynı kalsa bile sen değişirsin.
Rabbimiz kimseyi boş yere imtihan etmez.
Bazen yaşadığın sıkıntı seni olgunlaştırmak içindir;
bazen de gecenin karanlığı, sabahın ışığını daha iyi hissetmen içindir.
Ve bil ki, hangi fırtınadan geçersen geç, Allah’ın rahmetine sığınmış bir kalp kolay kolay sarsılmaz.
Sadece yorulur…
Ama Rabbine yöneldiğinde o yorgunluk bile şifa bulur.
Huzur çoğu zaman sessizdir.
Bir secdenin huzurunda, bir ayetin kalbe dokunuşunda, bazen sadece “Rabbim…” diye içinden fısıldadığın bir kelimede saklıdır.
Allah’a yönelmenin verdiği güven, dünyadaki hiçbir şeye benzemez.
Çünkü Allah kuluna uzak değildir; sen O’na bir adım atsan O sana koşarak gelir.
Kalbini aç, içini dök; hatta bazen sadece susarak bile O’nun yakınlığını hissedersin.
Sen diyorsun ki:
“Ben hep pozitif biriyim; demek ki bu hissettiğim şey manevi huzurmuş.”
Bu gerçekten büyük bir lütuftur.
Çünkü herkes pozitif olamaz, herkes huzuru taşıyamaz.
Huzur kalpte bir ışık gibidir; Allah kime nasip ederse onda parlar.
Demek ki Rabbim senin kalbine bir yumuşaklık, bir güven, bir sükûnet yerleştirmiş.
Sorunlar bitmese bile içinde bir rahatlık taşıyorsan bu, Allah’ın kalbine koyduğu ince bir güçtür.
Bu hâl, insanın hâline, sözlerine, davranışlarına yansır:
Gülüşün daha sıcak olur, sözlerin yumuşar, hareketlerin zarafet kazanır.
Hatta bazen varlığın bile çevrene huzur yayar.
Çünkü huzurlu bir kalp, başka kalplere de sakinlik verir.
Rabbim huzurunu daim eylesin, kalbini nurlandırsın.
Bu hâli korumak da bir nasiptir.
Sen güzel düşündükçe, şükrettikçe, güzel baktıkça Allah sana bu nimeti daha da büyüterek ihsan eder.
Selam ve dua ile
