Selamun aleykum:)
Para kazandık belki.
Ev aldık, araba aldık, birikim yaptık.
Hesaplarımız kabardı, dolaplarımız doldu.
Ama insan olarak ne durumdayız, onu pek sormuyoruz.
Bak, mesele paranın olması değil. Mesele paranın sende ne yaptığı.
Seni yumuşattı mı, yoksa sertleştirdi mi? Gönlünü genişletti mi, yoksa daralttı mı?
Eğer kazandıkça elin sıkılaştıysa, “Bana lazım” diyerek her şeyi kendine ayırıyorsan,
İhtiyaç sahibini görmezden geliyorsan, Kusura bakma ama sen kazanmamışsın.
Sadece biriktirmişsin. Ve biriktirmek, insanı yüceltmez.
Aksine yük yapar. Taşıdıkça ağırlaşır, ağırlaştıkça eğilirsin.
Unutma, Rabbimiz açıkça söylüyor: Mallarda sadece bizim payımız yok.
İsteyenin de var, isteyemeyenin de. Bu bir iyilik meselesi değil, bir hak meselesi.
Komşun açken sen tok yatıyorsan, Bu “benim param” cümlesi seni kurtarmıyor.
Peygamberimizin sözü çok net. Yumuşatma yok, mazeret yok. iş sadece sokakta da bitmiyor.
Asıl sınav evde.
Annenin duası yokken, Babanın rızası kırıkken,
Verdiğin hiçbir şey seni Allah’a yaklaştırmaz.
Çünkü Rabbimiz buyuruyor: “Rabbin, yalnız Kendisine kulluk etmenizi ve ana babaya iyi davranmanızı emretti.” (İsrâ, 17/23)
Annenin eline huzurla bir bardak su koyamıyorsan, Babanın hâlini görmezden geliyorsan,
Kimseye verdiğini sanma. Sen kazandığını zannederken,
Aslında her gün kaybediyorsun.
Annen yorgunsa, Baban sessizce kenara çekilmişse,
Ve sen hâlâ dışarıya yaptığın yardımlarla övünüyorsan,
Orada bir durmak lazım.
Yani mesele büyük sofralar kurmak değil.
Şunu da unutma : Gösteriş için verilen şey, sadaka olmaz.
Sadece insanın nefsini besler.
Ama cimrilik… O kalbi taş yapar. Kul ile Rabbi arasına mesafe koyar.
Cömertlik önce evde başlar. Evinde yoksa, sokakta sahte durur.
İçeride merhamet yoksa, dışarıdaki yardım sadece görüntüdür.
O yüzden çok konuşmadan, çok övünmeden önce
Şunu sor kendine: Ben gerçekten paylaşıyor muyum,
Yoksa sadece kendimi mi koruyorum?
Çünkü gerçek kazanç, Paylaştıkça artandır.
Paylaşamıyorsan, Ne kadar çok olursa olsun…
Eksiksin.
Selam ve dua ile.