Başkasını konuşmak daha kolay geliyor.« Il est plus facile de parler de quelqu’un d’autre. »

Ve meselu kelimetin habîsetin ke şeceretin habîsetinictusset min fevkıl ardı mâ lehâ min karâr(karârin). İbrahim Suresi 26. ayet

“Kötü bir sözün durumu, kökünden sökülmüş, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.” (İbrahim Suresi, 26. ayet)

Selamun alaykum

Kur’an’ın “kötü söz” diye ifade ettiği şey, insanı inciten, onurunu zedeleyen ve hakikate dayanmayan her sözdür.

Bu yüzden iftira ve küfür, köksüz sözlerin en tehlikelilerindendir.

İftira, bir insanda olmayan bir şeyi ona yakıştırmaktır. Yani yalanı bilerek söylemektir.

Bu, sadece sözle zarar vermek değil; bir insanın itibarını, güvenini ve bazen bütün hayatını yaralamaktır.

O yüzden iftira, kul hakkının en ağır şekillerindendir.

Söylenir ama izi uzun sürer.

Küfür ise sözü tamamen çirkinleştirir. Ne fayda verir, ne haklı çıkarır, ne de insanı büyütür.

Aksine, söyleyenin seviyesini düşürür.

Küfür, öfkenin kontrolsüz hâlidir ve kalbi karartan bir sözdür.

İftira da küfür de, İbrahim Suresi 26. ayette anlatılan o kökünden sökülmüş ağaç gibidir.

Ne meyvesi vardır ne gölgesi.

Belki bir anlık rahatlama sağlar ama uzun vadede zarar bırakır.

Hem söylenene, hem söyleyene.

Bu yüzden bir söz ağzımıza gelmeden önce durup düşünmek çok önemlidir:

Bu söz doğru mu?

Bu söz adil mi?

Bu söz kırıcı mı?

Eğer cevaplar bizi rahatsız ediyorsa, susmak en hayırlı sözdür.

Çünkü bazen söylenmeyen söz, söylenenden daha değerlidir.

Bu ayetle başlayınca mesele zaten kendini anlatıyor.

Çünkü gıybet, tam da bu ayetin tarif ettiği kötü sözlerden biridir.

Kökü yoktur, dayanağı yoktur, faydası yoktur.

İlk anda konuşuluyor gibi görünür ama kalıcı olmaz, hayır bırakmaz.

Çok önemli bir noktaya değinmek lazım: Gıybet, farkına varmadan en kolay düştüğümüz şeylerden biridir.

Kur’an’da gıybet için yapılan benzetme çok çarpıcıdır; bir insanın ölü kardeşinin etini yemesi gibi…

Bu benzetme bile ne kadar ağır bir günah olduğunu anlamaya yeter.

Peki insanlar neden bu kadar kolay gıybet yapıyor?

Çünkü sohbet boş kalmasın istiyoruz.

Kendi hatamızı örtmek istiyoruz.

Başkasını konuşmak daha kolay geliyor.

Bir de “doğru ama” diyerek kendimizi kandırıyoruz.

Ama şunu unutmamak lazım: Doğru olması, gıybeti helal yapmaz.

Bir insanın arkasından, onda gerçekten olan bir kusuru bile konuşmak gıybettir.

İşte asıl imtihan da burada başlıyor.

Peki kendimizi nasıl koruyacağız?

Aslında çok zor değil, biraz dikkat ve niyet yeter.

Bir söz söylemeden önce dilimizi yavaşlatmak büyük bir adımdır.

Ağzına gelen her şeyi söylemek zorunda değilsin.

Bir cümle kurmadan önce içinden şu soruyu sorman bile çoğu zaman insanı durdurur: “Bu kişi burada olsaydı, bunu söyler miydim?”

Bir ortamda gıybet başladıysa, herkesin ağzını kapatmak zorunda değilsin. “Boş ver, bunu konuşmayalım” demek bile yeter.

Konuyu değiştirebilirsin.

Olmuyorsa susabilirsin.

Çünkü sessiz kalmak bazen en güçlü duruştur.

Kendini kurtarman yeter.

Birinin arkasından konuşuluyorsa ve sen onu tanıyorsan, güzel bir yönünü söyleyebilirsin.

Ya da hiç konuşmamayı seçebilirsin.

Çünkü savunmak ya da susmak, gıybete ortak olmamaktır.

Bir de insanın kendine dönmesi var.

Başkasının kusurunu konuşmak yerine “Ben olsam bundan razı olur muydum?” diye düşünmek, kalbi

yumuşatıyor.

Kendi eksiklerini hatırlayan insanın dili de daha temkinli oluyor.

Küçük ama çok etkili bir şey daha var: dua.

İçinden bile olsa “Allah’ım dilimi koru” demek, fark ettiğimizden çok daha etkilidir.

Çünkü dil, kalbin aynasıdır.

Sonuçta şunu unutmamak lazım: Gıybet, köksüz bir ağaç gibidir.

Ne konuşana fayda sağlar ne dinleyene.

Ayakta duruyor gibi görünür ama en ufak bir rüzgârda devrilir.

Ama dilini koruyan insan, köklü bir iyilik yapmış olur.

Hepimiz zorlanıyoruz, bu çok insani  diyemiyecegim

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz.”
(Buhârî, Müslim)

Gıybet de bir zulümdür. Nokta

Çünkü insan kendini savunamazken onun arkasından konuşulur.

Gıybet sadece bir konuşma değil, kalp ve dil imtihanıdır.

Kolay yapılır ama vebali ağırdır.

İnsan bazen farkına varmadan girer ama fark ettiğinde durması çok değerlidir.

O yüzden dilimiz için şu ölçü çok kıymetlidir:

Sözüm hayır mı getiriyor?

Yoksa bir kalbi mi kırıyor?

Cevap hayırsa, susmak en güzel sözdür.

Selam ve dua   ile…

 

Paix et salutations,

Le Coran compare les « mauvaises paroles » à un arbre déraciné et instable :

« La situation d’une mauvaise parole est semblable à celle d’un arbre déraciné, sans stabilité. » (Sourate Ibrahim, verset 26)

Les « mauvaises paroles » sont celles qui blessent autrui, portent atteinte à l’honneur et ne reposent pas sur la vérité.

C’est pourquoi la diffamation et le blasphème sont parmi les paroles les plus dangereuses.

La diffamation consiste à attribuer à quelqu’un quelque chose qu’il n’a pas, c’est-à-dire à dire volontairement le mensonge.
Cela ne fait pas seulement du tort par les mots : cela peut détruire la réputation, la confiance et parfois toute la vie d’une personne.
Ainsi, la diffamation est l’une des formes les plus graves d’atteinte aux droits d’autrui.
Elle laisse une trace durable.

Le blasphème, quant à lui, dénature complètement la parole.
Il ne profite à personne, ne justifie rien et n’élève pas celui qui le prononce.
Au contraire, il dégrade celui qui l’exprime.
C’est une parole de colère incontrôlée qui assombrit le cœur.

Diffamation et blasphème sont comme l’arbre déraciné décrit dans le verset :
aucun fruit, aucune ombre, peut-être un soulagement momentané mais toujours des dommages à long terme, pour celui qui parle et celui dont on parle.

C’est pourquoi il est essentiel de réfléchir avant de parler :

  • Cette parole est-elle vraie ?

  • Est-elle juste ?

  • Est-elle blessante ?

Si les réponses nous gênent, le silence est la meilleure parole.
Parfois, ne pas dire est plus précieux que de parler.

Le verset décrit déjà cette vérité : la médisance fait partie de ces mauvaises paroles.
Elle est sans racines, sans fondement, inutile.
Elle semble « vivante » au début mais ne laisse aucun bien durable.

Pourquoi est-il si facile de médire ?
Parce que nous voulons remplir le silence.
Parce que c’est plus facile de parler des autres que de reconnaître nos propres erreurs.
Même si nous pensons « c’est vrai », cela ne rend pas la médisance licite.
Même un défaut réel, mentionné en l’absence de la personne, est de la médisance.

Comment se protéger ?
Ce n’est pas compliqué : un peu de vigilance et une intention sincère suffisent.
Ralentir sa langue avant de parler est déjà un grand pas.
Avant de prononcer une phrase, demandez-vous : « Est-ce que je dirais cela si cette personne était là ? »

Si la médisance commence autour de vous, vous n’avez pas à fermer la bouche de tous.
Vous pouvez simplement dire : « Laissons tomber ce sujet » ou changer de conversation.
Si ce n’est pas possible, le silence est la plus forte des positions.
Protéger soi-même sa langue suffit.

Si quelqu’un est critiqué et que vous le connaissez, vous pouvez mentionner une de ses qualités ou simplement choisir de ne rien dire.
Ne pas participer à la médisance est déjà une protection.

Se tourner vers soi-même est aussi efficace.
Au lieu de parler des défauts d’autrui, demandez-vous : « Si c’était moi, serais-je d’accord ? »
Cela adoucit le cœur et rend la langue plus prudente.

Un petit geste très efficace : la prière.
Même intérieurement, dire : « Ô Allah, protège ma langue » est extrêmement puissant.
La langue est le reflet du cœur.

La médisance est comme un arbre sans racines :
aucun bénéfice pour celui qui parle ou écoute.
Elle semble tenir debout mais tombe au moindre souffle.

Mais celui qui protège sa langue accomplit une grande œuvre.
Nous sommes tous faibles ; c’est humain.

Le Prophète (paix et bénédiction sur lui) a dit : « Le musulman est le frère du musulman : il ne lui fait pas de tort et ne l’abandonne pas. » (Boukhari, Mouslim)

La médisance est donc une injustice.
Parler derrière quelqu’un, c’est le laisser sans défense.
C’est une épreuve du cœur et de la langue.

Elle est facile à commettre mais lourde de responsabilité.
S’en rendre compte et s’arrêter est précieux.
La règle simple pour la langue :

Mes paroles apportent-elles du bien ou blessent-elles un cœur ?

Si elles blessent, le silence est la plus belle parole.

Paix et prières.

 

  • İlgili Yazılar

    İman yaşandıkça güzelleşir; iyilik devam ettikçe değer kazanır.

    Read more

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    You Missed

    Başkasını konuşmak daha kolay geliyor.« Il est plus facile de parler de quelqu’un d’autre. »

    • Aralık 24, 2025
    • 0
    • 52 views

    İman yaşandıkça güzelleşir; iyilik devam ettikçe değer kazanır.

    • Aralık 23, 2025
    • 0
    • 75 views

    Kalp… Sessizdir ama en çok o konuşur.

    • Aralık 22, 2025
    • 0
    • 76 views

    İmsak girdiyse namaz geçerlidir.

    • Aralık 21, 2025
    • 0
    • 63 views

    Kazandın mı gerçekten?

    • Aralık 20, 2025
    • 0
    • 46 views

    Aleyküm enfüseküm…(Siz kendinize bakın…)

    • Aralık 14, 2025
    • 0
    • 138 views

    Mal ve Davranışta Sadaka

    • Aralık 14, 2025
    • 0
    • 99 views

    Bir Bahçede Üç Zaman

    • Aralık 13, 2025
    • 0
    • 105 views

    İyilik, bir karakter meselesidir

    • Aralık 12, 2025
    • 0
    • 101 views

    Sünnetin güzelliklerinden bazıları

    • Aralık 12, 2025
    • 0
    • 95 views

    Zikir sadece söz değildir

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 79 views

    La Bonté : Tout Commence par le Caractèr

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 100 views

    Sözün Ağırlığı ve Kalbin Dili

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 137 views

    Allahumme cal fi kalbi nûran, ve cal fi sadri feracen ve surûran.

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 113 views

    Bunu al, şunu da al, trend bu, onsuz olmaz…

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 93 views

    İnsan Vardır Huzur Verir…

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 112 views

    Allah’a tevekkül ederek yapılan gayret

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 173 views

    Her yaptığının bir bedeli vardır;

    • Aralık 9, 2025
    • 0
    • 85 views

    Hurafe karanlıktır, bâtıl karanlıktır.

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 111 views

    Utanmadıktan sonra dilediğini yap.

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 78 views

    Sünnet-i Seniyye,

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 85 views

    Kalbin Elhamdülillah Dediği Vakit

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 99 views

    Allâhümme rahmeteke ercü felâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin

    • Aralık 7, 2025
    • 0
    • 96 views

    Bu yaşa gelmişsin, hâlâ Türkçe öğrenmedin mi sen?

    • Aralık 7, 2025
    • 0
    • 127 views

    Artık koşturmama gerek yok

    • Aralık 6, 2025
    • 0
    • 108 views

    👉 “Söylentilere değil, gerçeğe kulak vermek.

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 113 views

    Manevi huzur aynı zamanda teslimiyettir.

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 98 views

    Écouter la vérité, non les rumeurs

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 102 views

    Evet ya… Bu iyi hissettirdi

    • Aralık 4, 2025
    • 0
    • 110 views

    Dost arıyorsan Allah yeter, destek bekliyorsan Allah yeter.

    • Aralık 4, 2025
    • 0
    • 124 views

    La valeur de l’honnêteté face à la triche

    • Aralık 3, 2025
    • 0
    • 74 views

    Hile Karşısında Dürüstlüğün Değeri

    • Aralık 3, 2025
    • 0
    • 87 views

    Le mot “niyet” ou “niyyet”

    • Aralık 2, 2025
    • 0
    • 82 views

    Niyet / Niyyet”

    • Aralık 2, 2025
    • 0
    • 111 views

    Est-ce que quelqu’un va le remarquer ?

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 95 views

    Ego karışmaz, beklenti yoktur, hesap yoktur.

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 85 views

    Acaba beni fark ederler mi?🌼🌼🌼

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 105 views

    Kötülüğü en güzel olanla sav.

    • Kasım 30, 2025
    • 0
    • 121 views

    Kevser Sûresi – Günlük Hayatta Yaşamak İçin Pratik Rehber

    • Kasım 30, 2025
    • 0
    • 68 views

    Selamün aleyküm. Ve aleyküm selam.

    • Kasım 28, 2025
    • 0
    • 117 views

    Vivre en conscience : chaque instant compte

    • Kasım 27, 2025
    • 0
    • 92 views

    Bilinçli yaşamak: Her an önemlidir.

    • Kasım 27, 2025
    • 0
    • 88 views

    Însan, en çok kendi nefsine nasihat etmeli…

    • Kasım 26, 2025
    • 0
    • 109 views

    “Bir sandalda iki kürek” meselesi…

    • Kasım 25, 2025
    • 0
    • 83 views

    Kırmaya değil, onarmaya; incitmeye değil, gönül almaya değer.

    • Kasım 24, 2025
    • 0
    • 104 views

    Dans un jardin, trois temps

    • Kasım 23, 2025
    • 0
    • 76 views

    Orada kazanç iyi değil mi?”

    • Kasım 22, 2025
    • 0
    • 127 views

    Güzel düşünen güzel görür, güzel gören güzel yaşar

    • Kasım 19, 2025
    • 0
    • 117 views

    Olayları İyiye Yormak Nasıl Bir Ahlaktır?

    • Kasım 19, 2025
    • 0
    • 60 views

    kısmen katılıyorum, kısmen de katılmıyorum

    • Kasım 18, 2025
    • 0
    • 288 views

    Gönülden gönüle yol olur.

    • Kasım 18, 2025
    • 0
    • 128 views

    Kural mural yok arkadaşım.

    • Kasım 16, 2025
    • 0
    • 147 views

    Dua Evrensel Bir Dil

    • Kasım 15, 2025
    • 0
    • 119 views

    Güle güle diyelim gidenlere

    • Kasım 13, 2025
    • 0
    • 140 views

    “Belki bunda da bir hayır vardır.”

    • Kasım 13, 2025
    • 0
    • 85 views

    Kadın da yapsa yanlıştır, erkek de.

    • Kasım 11, 2025
    • 0
    • 140 views

    İyi insan olmak, bir ömür boyu süren sessiz bir yolculuktur.

    • Kasım 9, 2025
    • 0
    • 173 views

    Kişisel Gelişiyoruz da Nereye Kadar?

    • Kasım 9, 2025
    • 0
    • 198 views

    Peygamberimizin Akşam Uyarısı

    • Kasım 8, 2025
    • 0
    • 116 views

    🌾Koruk, ekşidir; 🌾

    • Kasım 8, 2025
    • 0
    • 125 views

    Bugün Başla, Yarına Bırakma

    • Kasım 7, 2025
    • 0
    • 135 views

    🌸Bir selam verirsin kardesine, “Cuman mübarek olsun” dersin🌸

    • Kasım 7, 2025
    • 0
    • 174 views

    En Değerli Şeyi En Kolay Şekilde Erteliyoruz: Sağlık

    • Kasım 4, 2025
    • 0
    • 150 views

    En Sessiz Ama En Değerli Organın Beyin…

    • Kasım 3, 2025
    • 0
    • 107 views

    Hüznün En Güzel Hâli🍂🍂🍂

    • Kasım 3, 2025
    • 0
    • 104 views

    Beyin… Allah’ın sana emanet ettiği mucize.

    • Kasım 2, 2025
    • 0
    • 132 views

    Küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek

    • Kasım 1, 2025
    • 0
    • 165 views

    Neden o kadar savundum, bilmiyorum

    • Kasım 1, 2025
    • 0
    • 195 views

    Bilenler bilir…🍂🌾🍁🌸

    • Ekim 31, 2025
    • 0
    • 114 views

    Korumalı: Yanında huzur bulduğun bir insan varsa, orası senin tatilindir.

    • Ekim 31, 2025
    • 0
    • 160 views

    Fe teʿâlallâhu el-meliku’l-hakku…

    • Ekim 29, 2025
    • 0
    • 287 views

    Adı vicdandır.🌸🌸🌸

    • Ekim 26, 2025
    • 0
    • 159 views

    Korumalı: Rabbim kalemimizi daima hayra vesile kılsın.

    • Ekim 26, 2025
    • 0
    • 97 views

    Hâlbuki insan, dışarıdan bir cümle kadar basit

    • Ekim 25, 2025
    • 0
    • 201 views

    Doğru Muyduk Bugün?

    • Ekim 24, 2025
    • 0
    • 162 views

    Kimiz biz? Birbirine üstünlük taslayan,

    • Ekim 24, 2025
    • 0
    • 148 views

    Dürüstlük, Müslüman’ın süsüdür.

    • Ekim 23, 2025
    • 0
    • 90 views

    BİR LİRALIK İMTİHAN

    • Ekim 23, 2025
    • 0
    • 121 views

    Hakkını Yediğin Her Kul

    • Ekim 22, 2025
    • 0
    • 127 views

    “Ve yeşfi sudûre kavmin mu’minîn…”(et-Tevbe, 14) ayeti

    • Ekim 21, 2025
    • 0
    • 154 views

    Konforlu Nankörlük

    • Ekim 21, 2025
    • 0
    • 104 views

    “Haydi felaha!”

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 175 views

    Günde Beş Defa Çağrılıyoruz… Cevabımız Ne?

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 104 views

    Secdeyle Huzur Bulmak

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 106 views

    Arşivden Çıkan Satırlar

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 138 views

    Rükû: Bir Kulun Boyun Eğişi

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 100 views

    Bir nevi “dünya molası” gibi.

    • Ekim 19, 2025
    • 0
    • 126 views

    Sen zenginsin. Hem de en hakikisinden.

    • Ekim 19, 2025
    • 0
    • 202 views

    “Allah İçin Mi, İnsanlar İçin Mi?”

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 93 views

    Herkesin bir kıblesi vardır.

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 169 views