Değişmiyorsa Yolunuzu Değiştirin

Selamunaleykum 🙂

“Değişmiyorsa yolunuzu değiştirin. Kimseyi düzeltmek, geliştirmek zorunda değiliz.”

Çok doğru bir bakış açısı 👌 Aslında bu söz, hayatın en önemli dengelerinden birini hatırlatıyor: Değişime açık

olmayan birine takılı kalmak yerine, kendi yolumuza devam edebilmek.

Herkesin kendi gelişim yolculuğu var.

Biz başkasının öğretmeni ya da kurtarıcısı olmak zorunda değiliz.

Zaman ve enerji çok kıymetli; sürekli değiştirmeye çalışmak yerine, bizi besleyen ortamlara yönelmek çok daha sağlıklı.

Kabul etmek, sınır koymak ve yolumuza devam etmek; hem kendimize hem de karşı tarafa en büyük iyilik.

Kıymetli kardeşlerim, insanın gönlünde en büyük arzu nedir biliyor musunuz?

Çocuklarının, eşinin, sevdiklerinin doğru yolda olması…

Hepimiz isteriz ki ailemiz imanla güzelleşsin, sevdiklerimiz hayırlı bir ömür sürsün.

Bu yüzden bazen çok çabalarız; nasihat ederiz, yol gösteririz, hatta zorlamaya kalkarız.

İşte hatayı burada ederiz.

Çünkü kalpleri zorla değiştirmek elimizde değildir.

Bizim görevimiz sadece güzellikle anlatmak ve yaşayarak örnek olmak.

Zorlama olduğunda ise kalpler kapanır, insanlar ters tepki verir.

Oysa Rabbimiz buyuruyor:  “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara, 256)

Evet, çocuklarımızı eğitmek, eşimize doğruyu tavsiye etmek, sevdiklerimize yol göstermek vazifemizdir.

Ama değişimi gerçekleştirecek olan biz değiliz; Allah’tır.

Çünkü zorlamak kalbi kapatır. Oysa kalpleri açan şey güzel ahlâktır.

Bu hakikati en güzel şekilde Resûlullah ﷺ’in hayatında görüyoruz.

O, ailesine asla zorbalık yapmadı.

Sabırla, şefkatle, merhametle örnek oldu.

Eşleriyle istişare eder, onların fikrine değer verirdi.

Hatta bir seferinde, Hudeybiye’de ashabı tereddüt edince, Ümmü Seleme validemizin fikrini almış ve onun tavsiyesini uygulamıştı.

Yani Efendimiz ﷺ, aile içi meselelerde eşini muhatap alıyor, saygıyla dinliyordu.

Yine evde, en basit işleri bile kendi yapardı. Hz. Âişe validemiz anlatıyor:

“Resûlullah ﷺ evinde ailesine yardım ederdi. Kendi elbisesini diker, koyunun sütünü sağardı.” (Buhârî, Edeb, 39)

Düşünün, o ki ümmetin lideriydi; ama evde çocuklarıyla, torunlarıyla oynar, eşlerine muhabbetle davranırdı

. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i sırtına alıp oyun oynatırdı.

Bir defasında torunlarını öperken orada bulunan bir sahabi “Benim on çocuğum var, hiç birini öpmedim” deyince, Efendimiz ﷺ şöyle buyurdu:

“Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” (Buhârî, Edeb, 18)

Kardeşlerim, işte gerçek tebliğ budur.

Peygamberimiz ﷺ’in ailesine olan merhameti, sevgisi, sabrı ve güzel ahlâkı, onların kalplerini şekillendirdi.

Biz de ailemizi değiştirmek istiyorsak, zorla değil; merhametle, sabırla ve yaşayarak değiştirebiliriz.

Unutmayalım: Önce biz imanla güzelleşeceğiz, hayatımıza yansıtacağız.

Çocuklarımız, eşimiz, sevdiklerimiz bu güzelliği gördükçe onlar da etkilenecek.

Zorlamak kalbi kapatır, ama güzel ahlak kalpleri açar.

Biz sadece vesile oluruz. Onun için asıl yapmamız gereken, önce kendimizi değiştirmek ve güzellikleri hayatımıza yansıtmaktır.

Sevgili Peygamberimiz ﷺ buyuruyor:

“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır.” (Tirmizî, Menâkıb, 63)

Demek ki çocuklarımız, eşimiz, sevdiklerimiz bizde merhameti, sabrı, güzel ahlâkı görmeli.

Çünkü hal ile yapılan davet, söz ile yapılan davetten çok daha etkilidir.

Evet, çocuklarımızı terbiye etmek, eşimize güzel nasihatlerde bulunmak, dostlarımıza iyiliği tavsiye etmek görevimizdir.

Fakat sonuç bizden değildir.

Biz sadece vesile oluruz; hidayeti veren ise Allah’tır.

Hayirli Günler  Selam ve dua ile….

𝓗𝓪𝓴𝓲𝓶𝓮 𝓖𝓾𝓵𝓼𝓾𝓶 𝓗𝓲𝓬𝓻𝓮

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir