Daha Dün Gibi(Kur’an Yolculuğum)

Evimizi boşaltırken, elbise dolabının tam üzerinde kahverengi, küçük bir bavul buldum.

İçindekilerle yıllardır orada duruyormuş gibi tanışıyordum.

Üzeri tozlanmıştı, kapağını açtım; sanki yıllardır bekleyen muntazam dizilmiş kasetler sıralanmıştı.

Daha dün gibi evimize alıp getirdiğim o kasetleri ellerim titreyerek dokundum ve kendi kendime

fısıldadım: “Ben size burada bırakmışım.”

Kitaplarin  arasina oturdum usulca…

Daha dün gibi….Halbukim  🙂

Evlenmeden önce kasabamızdaki camide Kur’an okumaya başlamıştım.

Henüz üç-dört sayfa okuyabilmiştim.

Baharın sonlarına doğru, Kasım ayında evlendim.

O kadar heyecanlıydım ki, yeni bir hayata adım atacağım için kalbim yerinden çıkacak gibiydi.

Bavulumu hazırlarken iğne oyası yazmalarımı, kırlentlerimi, dantel ve yatak odası takımlarımı özenle yerleştirdim.

Çünkü hepsi büyük emek verilerek işlenmiş, değerli parçalardı.

Ama farkında olmadan hayatımın en önemli rehberini, Kur’an-ı Kerim’i kasabada bırakıp gelmişim.

Oysa evimizde yalnızca bir tane Kur’an vardı; onu da annem,okurdu Allah kabul etsin  

O zamanlar Kur’an’dan çok kızların çeyizi konuşulurdu.

Ne yazık ki bugün de pek farklı değil…

Hâlâ çeyiziyle övünen anneler var.

Oysa bir annenin en büyük sevinci; evladının güzel ahlakı, imanı, edebi ve terbiyesi olmalıdır.

Gerçek süs, çeyizlerde değil; insanın kalbinde ve yaşayışındaki güzelliktedir.

Çeyizi olmayan insanlara hâlâ tuhaf gözlerle bakılır, arkalarından söz edilir.

“Kızına bir yastık bile diktirmemiş” diye küçümsenir.

Yazikk….

Doğrusu, evlenip gelirken Kur’an’ı yanıma almak hiç aklıma gelmemişti.

Öğrendiklerimi de unuttum sanıyordum.

Meğer öyle değilmiş…

İnsan gerçekten öğrenmek isteyince, Kur’an-ı Kerim kendini öğretir, her şeyi kolaylaştırırmış.

Bir gün arkadaşlarımla  bir misafrilikte  otururken kapı çalındı.

Gelen kişi, “Kur’an var, almak ister misiniz?” diye sordu.

Çok isterdim ama yanımda hiç param yoktu.

“Biz bedava dağıtıyoruz,” dedi ve bana kocaman, çok güzel bir Kur’an-ı Kerim uzattı.

Sevinçle aldım ve eve gelir gelmez en güzel köşeye yerleştirdim.

O gün, geçti  diger günlerde geçti

O kadar yoğundum ki… Üç çocuk annesiydim, ev işleri hiç bitmiyordu.

Eşimle sorunlarım vardı, üstüne bir de annemi ve dedemi kaybetmenin acısını yaşıyordum.

Borçlarım vardı, geçim sıkıntısı çekiyordum.

Bir yandan da işe başlamıştım.

Kısacası Kur’an okumamak için önümde pek çok neden sıralamıştım.

Hem bu yolculuk tek başına yapılmazdı; eşin desteği olmadan yola çıkmak çok zordu.

Ama eşim hiçbir zaman yardımcı olmadı.

İçkiye düşkündü, kendi sorunlarıyla boğuşuyordu.

Ben ise Allah yolunda yürümek için onun desteğine ihtiyaç duyduğumu düşünüyordum.

Sonradan fark ettim ki bunların hepsi bahane, hepsi gafletti.

Aslında hiçbir şey Kur’an’a yönelmeye engel olamazmış.

Ne yazık ki o günlerde bunu göremedim…

Allah affetsin o zamanlardaki acizliğimizi, gafletimizi.

Biz anneler arasında güzel bir adetimiz vardı: O günlerde .

Çocukları anaokuluna bırakır, sonra sırayla birbirimizin evlerinde kahvaltı yapardık.

Çocuklarımız anaokuluna giderken biz de onların sayesinde birbirimize okul arkadaşı gibi olmuştuk.

Hiç tanımadığım şehirlerden gelin gelen anneler vardı.

Kimi Fransızca’yı az bilir, kimi hiç bilmezdi.

Ama bizler birbirimize destek olurduk.

Öğretmenler konuşurken anlamayanlara tercüme eder, birbirimize yol gösterirdik.

Sonra kahvaltı sofralarının etrafında buluşur, dertleşir, gülerdik.

Çok güzel günlerdi…

O zamanlar cami bile yoktu.

Bir apartmanın giriş katını cami olarak düzenlemişler, Türkler de orayı ibadet yeri olarak kullanıyordu.

Mukabeleler de işte orada yapılıyormuş.

Ama benim o günlerde bundan hiç haberim olmadı. “Mukabele” denilen ibadetin ne olduğunu bile bilmiyordum.

Çünkü kasabamızda hayat hep çalışmakla geçerdi.

Kadınlar Ramazan geldiğinde sadece teravihe giderdi, o kadar…

Ailem de öyleydi.

Annem evde Kur’an okurdu.

Küçük merdivenin başında, kireç boyalı duvarların önünde sardunyalar açar, hemen yanı başında da turunç ağacı dururdu.

O manzarada annemin Kur’an okuyuşu hâlâ gözlerimin önünde…

Bir gün arkadaşım bana dedi ki:

“Hakime, biz evlerde Mukabele yapıyoruz, istersen sen de gel.”

Ben biraz mahcup bir sesle cevap verdim:

“Çok oldu, ben okumayalı… Kur’an’ı unutmuşumdur.”

O da gülümseyerek anlattı: “Mukabele öyle değil.

Biz okumuyoruz, takip ediyoruz. Teybe Kur’an kaseti koyuyoruz, hoca okuyor, biz de dinleyerek takip ediyoruz.”

“İyiymiş o ya,” dedim ve bıraktığım yerden Kur’an’ı aldım.

Merakla gittim, açtım. “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek başladım ve kasetten gelen Kur’an sesini takip etmeye başladım.

Kur’an bana hiç darılmamıştı… “Sen beni bir köşeye bıraktın,” demedi.

“Bana hiç yüzüme bakmadın,” demedi.  Hiç kaprisi, kırgınlığı yoktu.

Sanki kırk yıldır okuyormuşum gibi, hiç unutmamışım ve kaldığım yerden devam ediyordum.

İçimde öyle büyük bir sevinç, öyle tarifsiz bir huzur vardı ki…

O Ramazan öyle geçti…

Sonraki Ramazan’a geldiğimizde çocuklar büyümüştü, herkesin kendi meşguliyetleri vardı.

İçimde ise çok güçlü bir arzu vardı: Kur’an okumak istiyorum.

Bir gün cesaretimi topladım ve düşündüm:

“Arkadaşlarım üç-dört kaseti bitirdikten sonra ben onları alıp evde takip edeyim.

Sonra geri götürdügümde , diğer kasetleri alırım.” Böyle bir teklif sunmak için evlerine gitmeye karar verdim.

Evlerinin alt katında dükkânları vardı.

Oraya indim, fakat kendisi yoktu; dükkânda sadece oğlu vardı…

O an içimde hem bir umut hem de bir mahcubiyet vardı.

 Acaba kabul ederler mi, acaba olur mu?

Çünkü tek isteğim, Kur’an’a biraz daha yaklaşabilmekti.

Şunu en baştan belirtmeliyim: Ben gurbetteydim, ailem yanımda yoktu, yalnızdım.

Gelin geldigim  insanlarada da hiç sözüm yok; bu dünyada…

Yaşadıklarım, benim sınavımdı. Bana yaşattıkları da onların sınavıydı. 

Her derde bir hayır vardır derler ya…:)

İşte öyle bir yolculuktu benim hikâyem.

Zorluklar, sıkıntılar, yalnızlık…

Ama hepsi bir ders, hepsi bir tecrübe oldu.

Ben hayatım boyunca kimseden bir şey istemiş biri değilimdir.

Rabbim de hiçbir zaman beni muhtaç ettirmedi;“Elhamdulillah”

Karadenizli memleketlim bile olmayan bir hanımdan kaset isteyeceğim hiç aklıma gelmezdi.

Ama içimde bir umut vardı; cesaretimi topladım ve gittim.

Bunu yapmak bana hiç ağır gelmedi.

Allah ondan razı olsun…

Demek ki bana o sıcaklığı vermiş, ben de gidebilmişim.

İnsan, böyle anlarda Rabb’in  rahmetini ve insanlığın güzelliğini bir kez daha görüyor.

Kendisi yoktu, yalnızca oğlu vardı

. Ona dedim ki: “Adem, ben annenden  bir ricam olacaktı.

Oğlum, her Ramazan onlar Kur’an takip ediyorlar, ben Mukabele’nin adını bile bilmiyorum bu arada:)

Bu sene Ramazan’da onların bitirdiği kasetleri ben eve götürmek istiyorum.

Bitirdikten sonra geri getireceğim.

Lütfen, eğer kabul ederse bana haber versin annen.”

 Teyze : “Bir dakika, bekler misiniz?” dedi.

Ben dükkânda tek başıma kaldım.

Bir hızıyla yukarı çıktı, aynı hızla indi ve elime küçük, kahverengi bir bavul tutuşturdu.

“Alın, siz okuyun,” dedi.“

Yok, kabul edemem,” dedim.

Önce, “Anneni sor, ben akşam gelirim,” diye de ekledim.

Hakime teyze  dedi “Bu benim Kur’an setimdi, siz okuyun.

Burada çalışıyorum, benim zamanım yok.

Daha var bizde bu setlerden, sevabı bizim de olsun,” dedi.

Nasıl sevindim, anlatamam.

Eve gelene kadar kucağımda Kur’an setiyle yürüdüm; kapağını açıyor, kapatıyor, arada kasetlere bakıyor, tekrar açip kapatiyorum:)

her baktığımda ayrı bir sevinç duyuyordum.

Sevincimi tarif edecek kelime yoktu; öyle mutluydum…

Allah hepsinden razı olsun.

Öyle evlat yetistiren anne babadan  razi olsun  Rabbim.

O an, insanın kalbini ısıtan, ruhunu besleyen güzellikleri bir kez daha hissettim.

Bugün eğer Kur’an-ı Kerim okuyabiliyorsam, bunda o kasetlerin bana olan faydası büyüktür.

Allah’a hamdolsun.

Ve işte şimdi, o kasetleri yeniden ellerimde tutarken, her şey daha dün gibi geliyor gözlerimin önüne.

Hayattaki tüm zorluklar, kayıplar ve engeller bizi asıl amacımızdan, kalbimizin rehberinden uzaklaştırmamalı.

İnsan samimi bir niyetle adım attığında, Allah daima yol gösterir, yardım eder.

Çeyizler, gösterişler ve geçici güzellikler bir evliliği, bir hayatı ayakta tutmaz; asıl değer

kalpteki iman, güzel ahlak ve içten sevgiyle ölçülür.

Her zorluk sabırla ve inançla aşılmayı bekleyen bir fırsattır; yeter ki niyetimiz temiz, kalbimiz açık ve adımlarımız cesur olsun.

Gerçekten de zorluklar, eğer sabır ve inançla karşılanırsa, bizi olgunlaştıran ve yeni kapılar açan fırsatlar hâline gelir.

Temiz niyet, açık kalp ve cesur adımlar, hem içsel hem de dışsal yolculukta bize rehber olur.

Bugünün imkanlarını düşündüğümüzde şükretmek de çok değerli bir farkındalık;

modern dünyanın sunduğu kolaylıklar, bilgi ve erişim imkanları gerçekten büyük bir nimettir. 

Elhamdülillah,

Selam ve dua ile  Allah’a emanet olun 

Allah’a emanetiz 🙂

En rangeant notre maison, j’ai trouvé une petite valise marron, juste au-dessus de l’armoire à vêtements.

Elle semblait être là depuis des années, oubliée, et pourtant, en ouvrant son couvercle, j’ai découvert des

cassettes soigneusement rangées, comme si elles m’attendaient patiemment.

Je les ai touchées avec des mains tremblantes et me suis murmuré : « C’est moi qui vous ai laissées ici… » Comme si c’était hier…

Avant mon mariage, j’avais commencé à lire le Coran dans notre petite mosquée de village.

Je n’avais lu que quelques pages.

Puis, en novembre, je me suis mariée, le cœur rempli d’excitation et d’anticipation pour cette nouvelle vie.

En préparant ma valise, j’avais soigneusement placé mes broderies, coussins et parures de lit, chaque pièce portant des heures de travail et de soin.

Mais, sans m’en rendre compte, j’avais laissé le guide le plus précieux de ma vie, le Coran, dans notre village.

Chez nous, nous n’avions qu’un seul Coran, que ma mère lisait avec dévotion

. À cette époque, on parlait beaucoup plus des trousseaux des filles que de leur foi… et malheureusement, cela reste parfois vrai aujourd’hui.

Pourtant, la vraie valeur réside dans le cœur et le comportement d’une personne, pas dans ses possessions matérielles.

Plus tard, lors d’une visite chez des amis, quelqu’un frappa à la porte : « Nous distribuons des Corans gratuitement, voulez-vous en prendre un ? » Ce jour-là, je n’avais pas d’argent, mais je reçus un magnifique Coran.

Je l’ai placé dans un coin spécial dès mon retour à la maison.

Les années ont passé rapidement.

Entre élever trois enfants, gérer les tâches ménagères, les difficultés financières et le travail, je trouvais toujours des excuses pour ne pas lire le Coran.

Mon mari, lui, n’était pas d’un grand soutien.

Mais j’ai réalisé plus tard que toutes ces excuses n’étaient que des distractions ; rien ne peut empêcher de se rapprocher du Coran.

Grâce à une amie, j’ai découvert le mukabelé : une pratique où l’on suit le Coran sur cassette en groupe. Ce fut une révélation.

Le Coran ne m’en voulait pas pour mes années d’absence ; il m’a accueillie comme si je n’étais jamais partie.

Le sentiment de joie et de paix intérieure que j’ai ressenti était indescriptible.

Un jour, j’ai osé demander aux propriétaires d’un ensemble de cassettes s’il était possible de les emprunter pour continuer ma lecture chez moi.

Avec une grande générosité, ils me les ont confiées.

Ce geste m’a rappelé la bonté des gens et la miséricorde de Dieu.

Aujourd’hui, en tenant à nouveau ces cassettes entre mes mains, tout semble si proche, comme si c’était hier.

Les épreuves de la vie, les pertes et les obstacles ne devraient jamais nous éloigner de notre objectif principal : suivre le guide du cœur.

Avec une intention sincère, la foi et le courage, Dieu nous montre toujours le chemin.

Le véritable trousseau d’une vie n’est pas matériel, mais spirituel.

Les défis peuvent devenir des opportunités, pourvu que l’on reste patient et déterminé.

Dans ce monde moderne, nous devons également être reconnaissants pour les facilités et les ressources que nous offre la vie.

Alhamdoulillah.

  • İlgili Yazılar

    Mal ve Davranışta Sadaka

    Read more

    Bir Bahçede Üç Zaman

    Read more

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    You Missed

    Mal ve Davranışta Sadaka

    • Aralık 14, 2025
    • 0
    • 32 views

    Bir Bahçede Üç Zaman

    • Aralık 13, 2025
    • 0
    • 53 views

    İyilik, bir karakter meselesidir

    • Aralık 12, 2025
    • 0
    • 49 views

    Sünnetin güzelliklerinden bazıları

    • Aralık 12, 2025
    • 0
    • 47 views

    Zikir sadece söz değildir

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 36 views

    La Bonté : Tout Commence par le Caractèr

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 45 views

    Sözün Ağırlığı ve Kalbin Dili

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 52 views

    Allahumme cal fi kalbi nûran, ve cal fi sadri feracen ve surûran.

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 52 views

    Bunu al, şunu da al, trend bu, onsuz olmaz…

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 59 views

    Allah’a tevekkül ederek yapılan gayret

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 77 views

    Her yaptığının bir bedeli vardır;

    • Aralık 9, 2025
    • 0
    • 45 views

    Hurafe karanlıktır, bâtıl karanlıktır.

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 60 views

    Utanmadıktan sonra dilediğini yap.

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 47 views

    Sünnet-i Seniyye,

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 59 views

    Kalbin Elhamdülillah Dediği Vakit

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 70 views

    Allâhümme rahmeteke ercü felâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin

    • Aralık 7, 2025
    • 0
    • 73 views

    Bu yaşa gelmişsin, hâlâ Türkçe öğrenmedin mi sen?

    • Aralık 7, 2025
    • 0
    • 74 views

    Artık koşturmama gerek yok

    • Aralık 6, 2025
    • 0
    • 77 views

    👉 “Söylentilere değil, gerçeğe kulak vermek.

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 83 views

    Manevi huzur aynı zamanda teslimiyettir.

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 64 views

    Écouter la vérité, non les rumeurs

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 71 views

    Dost arıyorsan Allah yeter, destek bekliyorsan Allah yeter.

    • Aralık 4, 2025
    • 0
    • 73 views

    La valeur de l’honnêteté face à la triche

    • Aralık 3, 2025
    • 0
    • 57 views

    Hile Karşısında Dürüstlüğün Değeri

    • Aralık 3, 2025
    • 0
    • 61 views

    Le mot “niyet” ou “niyyet”

    • Aralık 2, 2025
    • 0
    • 53 views

    Est-ce que quelqu’un va le remarquer ?

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 68 views

    Ego karışmaz, beklenti yoktur, hesap yoktur.

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 68 views

    Acaba beni fark ederler mi?🌼🌼🌼

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 76 views

    Kötülüğü en güzel olanla sav.

    • Kasım 30, 2025
    • 0
    • 70 views

    Kevser Sûresi – Günlük Hayatta Yaşamak İçin Pratik Rehber

    • Kasım 30, 2025
    • 0
    • 25 views

    Selamün aleyküm. Ve aleyküm selam.

    • Kasım 28, 2025
    • 0
    • 84 views

    Vivre en conscience : chaque instant compte

    • Kasım 27, 2025
    • 0
    • 68 views

    Bilinçli yaşamak: Her an önemlidir.

    • Kasım 27, 2025
    • 0
    • 63 views

    Însan, en çok kendi nefsine nasihat etmeli…

    • Kasım 26, 2025
    • 0
    • 74 views

    “Bir sandalda iki kürek” meselesi…

    • Kasım 25, 2025
    • 0
    • 64 views

    Korumalı: Kırmaya değil, onarmaya; incitmeye değil, gönül almaya değer.

    • Kasım 24, 2025
    • 0
    • 83 views

    Dans un jardin, trois temps

    • Kasım 23, 2025
    • 0
    • 39 views

    Orada kazanç iyi değil mi?”

    • Kasım 22, 2025
    • 0
    • 103 views

    Güzel düşünen güzel görür, güzel gören güzel yaşar

    • Kasım 19, 2025
    • 0
    • 91 views

    kısmen katılıyorum, kısmen de katılmıyorum

    • Kasım 18, 2025
    • 0
    • 212 views

    Gönülden gönüle yol olur.

    • Kasım 18, 2025
    • 0
    • 97 views

    Kural mural yok arkadaşım.

    • Kasım 16, 2025
    • 0
    • 125 views

    Dua Evrensel Bir Dil

    • Kasım 15, 2025
    • 0
    • 94 views

    “Belki bunda da bir hayır vardır.”

    • Kasım 13, 2025
    • 0
    • 68 views

    Kadın da yapsa yanlıştır, erkek de.

    • Kasım 11, 2025
    • 0
    • 119 views

    İyi insan olmak, bir ömür boyu süren sessiz bir yolculuktur.

    • Kasım 9, 2025
    • 0
    • 133 views

    Kişisel Gelişiyoruz da Nereye Kadar?

    • Kasım 9, 2025
    • 0
    • 148 views

    Peygamberimizin Akşam Uyarısı

    • Kasım 8, 2025
    • 0
    • 91 views

    🌾Koruk, ekşidir; 🌾

    • Kasım 8, 2025
    • 0
    • 102 views

    Bugün Başla, Yarına Bırakma

    • Kasım 7, 2025
    • 0
    • 105 views

    🌸Bir selam verirsin kardesine, “Cuman mübarek olsun” dersin🌸

    • Kasım 7, 2025
    • 0
    • 144 views

    En Değerli Şeyi En Kolay Şekilde Erteliyoruz: Sağlık

    • Kasım 4, 2025
    • 0
    • 120 views

    En Sessiz Ama En Değerli Organın Beyin…

    • Kasım 3, 2025
    • 0
    • 87 views

    Hüznün En Güzel Hâli🍂🍂🍂

    • Kasım 3, 2025
    • 0
    • 79 views

    Beyin… Allah’ın sana emanet ettiği mucize.

    • Kasım 2, 2025
    • 0
    • 106 views

    Küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek

    • Kasım 1, 2025
    • 0
    • 142 views

    Neden o kadar savundum, bilmiyorum

    • Kasım 1, 2025
    • 0
    • 160 views

    Bilenler bilir…🍂🌾🍁🌸

    • Ekim 31, 2025
    • 0
    • 94 views

    Korumalı: Yanında huzur bulduğun bir insan varsa, orası senin tatilindir.

    • Ekim 31, 2025
    • 0
    • 130 views

    Fe teʿâlallâhu el-meliku’l-hakku…

    • Ekim 29, 2025
    • 0
    • 247 views

    Adı vicdandır.🌸🌸🌸

    • Ekim 26, 2025
    • 0
    • 136 views

    Korumalı: Rabbim kalemimizi daima hayra vesile kılsın.

    • Ekim 26, 2025
    • 0
    • 92 views

    Hâlbuki insan, dışarıdan bir cümle kadar basit

    • Ekim 25, 2025
    • 0
    • 172 views

    Doğru Muyduk Bugün?

    • Ekim 24, 2025
    • 0
    • 157 views

    Kimiz biz? Birbirine üstünlük taslayan,

    • Ekim 24, 2025
    • 0
    • 142 views

    Dürüstlük, Müslüman’ın süsüdür.

    • Ekim 23, 2025
    • 0
    • 75 views

    BİR LİRALIK İMTİHAN

    • Ekim 23, 2025
    • 0
    • 106 views

    Hakkını Yediğin Her Kul

    • Ekim 22, 2025
    • 0
    • 97 views

    “Ve yeşfi sudûre kavmin mu’minîn…”(et-Tevbe, 14) ayeti

    • Ekim 21, 2025
    • 0
    • 133 views

    Konforlu Nankörlük

    • Ekim 21, 2025
    • 0
    • 88 views

    “Haydi felaha!”

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 157 views

    Günde Beş Defa Çağrılıyoruz… Cevabımız Ne?

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 89 views

    Secdeyle Huzur Bulmak

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 87 views

    Arşivden Çıkan Satırlar

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 114 views

    Rükû: Bir Kulun Boyun Eğişi

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 86 views

    Bir nevi “dünya molası” gibi.

    • Ekim 19, 2025
    • 0
    • 102 views

    Sen zenginsin. Hem de en hakikisinden.

    • Ekim 19, 2025
    • 0
    • 173 views

    “Allah İçin Mi, İnsanlar İçin Mi?”

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 90 views

    Herkesin bir kıblesi vardır.

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 161 views

    Quelle belle époque vivons-nous, n’est-ce pas ?

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 127 views

    Ne güzel bir çağ değil mi?

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 147 views

    “Hadi abdest alalım” dedik, peki ne yapmamız şart?

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 144 views

    Gusül Nedir? Neden Gerekir?

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 101 views

    Bir uyanış, bir hatırlatış…

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 220 views

    Qui suis-je ?” – Le début d’un voyage intérieur

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 142 views

    𝓝𝓪𝓶𝓪𝔃ı𝓷 𝓞𝓵𝓶𝓪𝔃𝓼𝓪 𝓞𝓵𝓶𝓪𝔃 6 𝓢̧𝓪𝓻𝓽ı

    • Ekim 16, 2025
    • 0
    • 139 views

    Saat vakti gösterir, ama kalp vakti hisseder.

    • Ekim 16, 2025
    • 0
    • 193 views

    “Rabbine Doğru Bir Yürüyüş: Namazın Şartları ve Rükünleri”🌿

    • Ekim 16, 2025
    • 0
    • 240 views

    Beş vakit… Her biri bir istasyondur.

    • Ekim 16, 2025
    • 0
    • 148 views

    C’est le plus beau des commencements.

    • Ekim 15, 2025
    • 0
    • 124 views

    İşte o zaman en güzel başlangıçtır.🌿

    • Ekim 15, 2025
    • 0
    • 158 views