Son zamanlarda karşıma sık sık çıkan bir kavram var: muraqabe.
İlk duyduğumda çok yabancıydı açıkçası…
Ne demek, neyi ifade eder, hayatla nasıl bir ilişkisi var — pek bir fikrim yoktu.
Ama merak ettim.
Biraz araştırınca kalbime dokunan şeyler öğrendim ve kendime sordum: “Acaba ben bunu yaşıyor muyum,
mıyım?”Diye kendimi sorgulamaya basladim.
Muraqabe, Arapça bir kelimeymiş.
Anlamı da “gözetmek”, “gözlem altında tutmak” gibi.
Ama bu bildiğimiz fiziksel gözetme değilmiş.
Allah’ın bizi her an gördüğünün, bildiğinin farkında olarak yaşamak demekmiş aslında.
Yani içsel bir bilinç hâli.
Bilmiyormuydun? Diye sorabilirsiniz tabiki:)
Aslında Allah’ın bizi her an gördüğünü, her şeyimizi bildiğini biliyordum.
Hatta bu durumu anlatan bir hadisi de duymuştum.
Şöyle diyordu Peygamber Efendimiz (s.a.v):“İhsan, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Sen O’nu görmüyorsan da, O seni görüyor.”(Buhârî, Müslim)
Bu sözü hep çok etkileyici bulmuştum.
Ama işte, bu hâlin özel bir adı olduğunu bilmiyordum: muraqabe.
Meğer bu bilinç hâline verilen isim buymuş.
Yani o bildiğim şey, sadece güzel bir düşünce değilmiş; İslam’da derin bir kavram, bir farkındalık yoluymuş.
Bunu öğrenmek beni hem şaşırttı hem mutlu etti.
Çünkü bazen bir şeyin adını bilmek, onunla kurduğun bağı da derinleştiriyor.
Şimdi artık sadece “Allah beni görüyor” demekle kalmıyor, bu hâli içimde taşımanın bir anlamı olduğunu da biliyorum:
Muraqabe.
Bu Ne Demek Oluyor?
Ben bunu şöyle anladım:
Bir insan düşün, yalnız da olsa kalabalık içinde de olsa fark etmiyor; içinde bir yerlerde hep “Allah beni görüyor” bilinciyle hareket ediyor.
Kimse duymasa bile söylediği sözü Allah’ın duyduğunu, kimse bilmese bile yaptığı bir şeyi Allah’ın bildiğini düşünüyor.
Bu çok derin bir farkındalık bence…
Düşününce hem ürperti veriyor hem huzur.
Ve bu bilinç insanın davranışlarını değiştiriyor.
Însan kendi kendine sormali: “Eğer ben Allah’ın beni her an gördüğünü daha çok hissedebilsem, acaba daha
sabırlı, daha dürüst, daha merhametli biri olur muydum?”
Cevabı belli…Tekrar yazayim:Peygamber Efendimizin (s.a.v)“İhsan, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet
etmendir.Sen O’nu görmüyorsan da, O seni mutlaka görüyordur.”
(Buhârî, Müslim)
Bu sözle ilk karşılaştığımda biraz düşündüm.
Allah’ı görmüyoruz ama O bizi görüyor…
Bu farkındalıkla yaşamak demek, her anını bilinçli yaşamak demek aslında.
Muraqabe Bir Egzersiz Gibi
Bunu bir ibadet gibi değil ama içsel bir egzersiz gibi düşünebilir miyiz acaba?
Kendine nazikçe dönüp sormak mesela:
“Bugün doğru davrandım mı?”
“Birinin kalbini kırdım mı?”
“Sabredebildim mi, yoksa hemen öfkelendim mi?”
“Birine iyilik yaptım mı, ya da yapabilecekken görmezden mi geldim?”
Ben bu soruları kendime sormaya başladım.
Her gün değil belki ama fırsat buldukça…
Ve garip şekilde bir iç huzur geliyor.
Sanki kendini tanımaya biraz daha yaklaşmış gibi hissediyorsun.
Neden Bu Kadar Etkileyici?
Çünkü bu farkındalık, insanın Rabbine daha çok yönelmesini sağlıyor bence.
Yargılamadan, cezadan korkarak değil de, sevgiyle ve saygıyla O’na yakın olmak isteyerek…
Ve bu hal seni daha sade, daha dürüst, daha farkında biri yapar ümid ediyoruz
Hatalarını inkâr etmeden ama kendini de yerden yere vurmadan,
Sadece “daha iyi bir ben” olmak için çabalamak gibi.
Benim anladığım kadarıyla muraqabe, Allah’ın her an seninle olduğunu fark etmek.
Gözün görmese de kalbinin gördüğü bir yakınlık hâli gibi.
Ve bu hâl, sadece daha “iyi” bir Müslüman olmak için değil, daha huzurlu, daha bilinçli, daha gerçek bir
insan olmak için de çok değerli.
Ben yeni yeni öğreniyorum.
Tam anlamış da değilim belki.
Ama bu yolda olmak bile güzel.
Kim bilir, belki sen de bu yazıyı okurken aynı soruları kendine sormaya başlarsın.
Ve belki hepimiz biraz daha yaklaşıveririz Rabbimize…
Hem kendimize, hem hakikate.
Allah yardimcimiz olsun
Selam ve dua ile