Esselamu aleyküm….
Hayatımıza öyle şeyler girdi ki, farkında olmadan inancımıza zarar verecek alışkanlıkları “normal” kabul etmeye başladık.
Özellikle batı kültüründen gelen bazı adetler, bize “masum” gibi gösterilse de, içlerinde tevhid inancına uymayan çok ciddi tehlikeler taşıyor.
İşte onlardan biri: Doğum günü pastası ve mum üfleyerek dilek tutmak.
Kulağa basit geliyor değil mi? Bir pasta, üstünde birkaç mum, üfleyen bir çocuk, alkışlayan insanlar, bir de “hadi dilek tut” sözleri…
Ama durup düşünmemiz gereken bir şey var: Biz kime inanıyoruz, neye bağlıyız ve çocuklarımıza ne öğretiyoruz?
Nereden Geliyor Bu Uygulama?
Bu uygulama İslam’a ait değil.
Ne Kur’an’da ne de Peygamber Efendimiz’in hayatında böyle bir şey var.
Bilakis, bu uygulamanın kökeni antik pagan toplumlarına dayanıyor.
Eski Yunan ve Roma’da insanlar tanrılarına mum yakar, sonra onları üfleyerek dilek dilerlerdi.
Onlara göre, dilek o dumanla birlikte tanrıya ulaşırdı.
Bugün biz ne yapıyoruz? Aynı şeyi çocuklarımıza yaptırıyoruz.
Belki farkında olmadan…
Belki “ne var canım, eğlence bu” diyerek…
Ama işte sorun da burada: Tevhid eğlenceyle karışmaz.
Tevhid Ne Diyor, Bu Adet Ne?
Biz Müslümanlar her gün, her an ne diyoruz?“La ilahe illallah”
“Allah’tan başka ilah yoktur.”
Bu cümle bizim inancımızın özüdür.
Her şeyin Allah’ın izniyle olacağına, sadece O’nun dileklerimizi gerçekleştirebileceğine inanırız.
Şimdi sen düşün:Bir çocuk mum üfleyip dilek tutuyorsa, kime güvenmiş oluyor?
Allah’a mı, yoksa bir muma mı?
Bu çocuk, “Rabbim bana nasip et” demek yerine, mum üfleyerek bir şeyin olacağına inanmaya başlarsa, bu tevhid
anlayışıyla çelişmez mi?
Sadece Çocuklar Değil…
Bu sadece çocuklara yapılan bir şey değil. Bugün birçok yetişkin de doğum gününde mum üfleyip dilek tutuyor.
Hatta bazıları diyor ki:“Aman canım, ne olacak, eğleniyoruz işte.”
Hayır , bu kadar basit değil.
Çünkü her davranış bir inancı temsil eder.
Senin neye güldüğün, neyi alkışladığın, neyi kutladığın önemlidir.
Çünkü insan zamanla alışır.
Ve inanç zamanla aşınır…
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:“Kim bir topluma benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.”
(Ebû Dâvûd)
Bu yüzden dikkat etmemiz gerekir!
Eğleniyoruz derken inancımızi erozyona uğratma tehlikesi var.
Şeytan Küçükten Başlar
Unutmayalım, şeytan insanı bir anda büyük günahlarla kandırmaz.
Küçük görünen, masum gibi duran şeylerle başlar.
Önce mumu üfletir, sonra dilek tutturur, sonra o çocuğa dua etmeyi unutturur.
Derken çocuk büyür, dertli anında ellerini açıp Rabbine değil, evrene, enerjiye, şansa sığınır.
İşte o zaman tehlikenin farkına varmak için çok geç olabilir.
Ne Yapmalı?
Peki ne yapalım, doğum günü kutlamayalım mı?
Elbette kutlayalım. Ama Müslümanca kutlayalım.
Bir yaş daha verene şükredelim.
Çocuğumuza, “Rabbine dua et, O her şeyi işitir” diyelim.
O gün bir yetimi sevindirelim, bir sadaka verelim.
Ailece dua edelim.“Elhamdülillah” diyelim, Rabbimize hamd edelim.
Tatlı bir şeyler ikram edilecekse,
mesela bir hurma, bir tatlı, ya da güzel bir meyve tabağı sunalım.
Bu hem daha sade, hem daha anlamlı, hem de inancımıza daha uygundur.
Çocuklara Nasıl Anlatalım?
Bir çocuk sana “Ama arkadaşlarım mum üflüyor, ben neden yapamıyorum?” derse, ona şunu söyle:
“O mumlar sana dileğini veremez yavrum
Ama Allah her duanı duyar.
Biz dua ederiz, çünkü bizim Rabbimiz bize yakındır.
Bizim mucizemiz pastada değil, secdede gizli.”
İnanın, çocuklar her şeyi anlar.
Yeter ki biz doğruyu anlatalım.
Mesele sadece bir mum değil.
Mesele sadece bir doğum günü değil.
Mesele tevhid…
Allah’tan başka hiç kimseye umut bağlamamak.
Bizim ne dileğimiz muma, ne duamız pastaya emanettir.
Bizim dualarımız Allah’a çıkar.
Ve Allah dilerse olur.
Dua ile Bitirelim
Allah’ım! Bizi şirkten uzak eyle.
Kalbimizi sadece sana bağla.
Çocuklarımıza sana kul olmayı, Peygamber Efendimiz’e ümmet olmayı nasip et.
Bizi bilinçsizce yapılan adetlerden uzaklaştır.
Son nefesimizde, “La ilahe illallah” diyerek huzuruna varmayı nasip et.
Âmin.
Rabbim bizleri, çocuklarımızı ve ümmeti Muhammed’i tevhid üzere sabit kılsın.
Ağzımızdan çıkan her söz, kalbimizdeki her duygu O’na layık olsun inşallah.
Amin