Beyni Beslemek: Sadece Gıdayla Değil, Ruhla da
Beyin…
İnsana verilen en büyük emanetlerden biri.
Düşüncenin, imanın, niyetin merkezi.
Yüce Allah insanı “akıl”la üstün kıldı; doğruyu yanlıştan ayırabilsin, kendini bulsun, Rabbinin izinde yürüsün diye.
Ama insan bazen bu emaneti unutur; neyle beslendiğini, neye baktığını, neyi dinlediğini önemsemez.
Oysa beyni korumak sadece ne yediğinle değil, ne düşündüğünle de ilgilidir.
Evet, somon, ceviz, ıspanak, yaban mersini… bunlar elbette kıymetli.
Vücuda enerji, hücrelere canlılık verir.
Ama eğer kalp öfke, kibir ve gafletle doluysa;
dil gıybetle, göz haramla, zihin de boş şeylerle meşgulse,
en sağlıklı yiyecek bile o beyni aydınlatamaz.
Kur’an, insana hem bedeni hem de ruhu korumayı emreder.
“Yiyiniz, içiniz; fakat israf etmeyiniz.” (A’râf, 31) buyurur Rabbimiz.
Bu sadece sofradaki ölçü değil, zihindeki ölçüdür de.
Zihni israf etmek, onu gereksiz düşüncelerle doldurmak,
yani Allah’ın verdiği aklı boş işlerle harcamaktır.
Bir insanın beynini gerçekten besleyen şey,
temiz düşünce, helal rızık, güzel söz ve faydalı bilgidir.
Sabah namazından sonra edilen dua,
bir lokma helal ekmek, birine edilen iyi bir söz,
bir yetimi sevindiren bir tebessüm…
bunların hepsi beyne huzur, kalbe nur verir.
Çünkü huzur sadece mideyle değil, zihinle ve imanla doyar.
Bir lokma haram, bir yalan, bir dedikodu,
beyni de ruhu da karartır.
Tıpkı bir virüs gibi düşünceleri bozar, aklı bulanıklaştırır.
Oysa bir “Bismillah”la başlayan her iş,
bir “Elhamdülillah”la biten her gün,
beyne yeniden denge, kalbe yeniden sükûnet kazandırır.
Unutma,
beyin yalnızca bilgiyle değil, hikmetle beslenir.
Ve hikmet, Allah’ın razı olduğu bir kalpten doğar.
Ceviz, balık, yeşil sebze elbette faydalı —
ama asıl gıda tevazu, şükür, zikir ve sabırdır.
Çünkü insan neyle beslenirse, onunla düşünür.
Midesine haram girerse kalbi kararır,
gözünü kirletirse zihni bulanır,
ama Rabbine yönelirse aklı berraklaşır, kalbi huzur bulur.
Kısacası, beyni korumak sadece bir sağlık meselesi değil;
bir iman meselesidir.
Çünkü akıl, Allah’ın insana verdiği en büyük nimettir.
Ve o nimetin hakkını vermek, sadece yemekle değil,
temiz bir kalple, helal bir yaşamla ve samimi bir niyetle olur.
Selam ve dua ile