Selamun aleykum:)
Bazen insan, en çok kendi nefsine nasihat etmeli…
Çünkü biliyoruz ki öğüt dediğimiz şey başkasından çok evimizin içine, kalbimizin ortasına lazımdır.
Bu sebeple gelin, birlikte bir iki kelam edelim; hem beni hem sizi hem de ailemizi kapsayan bir sohbet olsun.
Ne dersiniz? 🙂
Namaz kılmadığımız kıyafeti giymeyelim… Mesela nasıl?
Bazen kıyafet dediğimiz şey sadece kumaş değildir; insanın hâlini, gönlünü, duruşunu yansıtır.
Müslüman, elbisesiyle bile “Ben kulum” der.
Temizlik, edeplilik, helallik…
Bunlar bizim dış görünüşümüzdeki süs değil; kalbimizin dışa yansımasıdır.
Efendimiz(sav) buyuruyor: “Allah güzeldir, güzelliği sever.”
Güzellik dediğimiz şey sadece şık olmak değildir; niyetin temiz olması, kıyafetin helal olması, edebe uygun olmasıdır.
Bir düşünelim…Namaza duramayacağımız bir kıyafeti neden günlük hayatımızda rahatça giyelim?
İçinde Allah’ın huzuruna çıkamayacağımız bir kıyafeti neden evimizin huzuruna taşıyalım?
Kendimizi sıkıp bunaltan, başkalarının bakışını üzerimize çeken, bizi dünyanın içinde kaybettiren bir kıyafet kalbimize nasıl iyi gelsin?
Kıyafet, kalbi de taşır.
İnsan ne giyerse onun hâline bürünür.
Bir elbiseyi giydiğimizde “Ben bu hâlde Rabbin karşısına çıksam utanır mıyım?” sorusu bile insana yön çizer.
Kıyafetimizi seçerken şu sorular kalbimize yol gösterir:
Bu kıyafet beni edebe yaklaştırıyor mu, yoksa uzaklaştırıyor mu?
Beni namaza hazırlıyor mu, yoksa gaflete mi itiyor?
Helal mi? Şüpheden uzak mı?
Beni sadeleştiriyor mu, yoksa nefsimi mi büyütüyor?
Bazen insan kıyafetle bile günahın kapısını aralayabilir; bazen de bir kıyafetle kalbini temizler, edebini korur.
Kıyafet bizi hem insanlara karşı hem de Rabbimize karşı temsil eder.
Bir mümin, giyindiği hâlde bile Allah’ın “kulum” dediği kişidir.
O yüzden kıyafetimiz, bizi Allah’a yaklaştıran bir hâl taşısın; kalbimizi bulandıran değil.
Kıyafet sadece bedenimizi örtmez; kalbimizi de örtüp huzur verir.
Rabbimin izniyle
Selam ve dua ile💐💐💐